DAVACININ YÖNETİM KURULU ÜYELİĞİNDEN AYRILMASINDAN SONRA İDAREDE BULUN
DUĞU DÖNEMLER İÇİN YAPILAN İNCELEMEYLE BULUNAN FARKLAR NEDENİYLE, BU
FARKA DAVACININ TUTUM VE DAVRANIŞININ NEDEN OLDUĞU SAPTANMADAN V.U.K.
10.MADDESİ UYARINCA, SORUMLU TUTULARAK SÖZ KONUSU DÖNEME AİT VERGİ VE
CEZAYA MUHATAP TUTULAMAYACAĞI HK.
Yönetim kurulu üyesi bulunduğu şirketin 1984 takvim yılına ilişkin ver
gi borcu Vergi Usul Kanununun 10.maddesi uyarınca davacı adına düzenle
nen ödeme emri ile istenilmiştir. Vergi Mahkamesi şirket hakkında taki
bat yapılmasına rağmen kamu alacağının şirket malvarlığından tahsili-
nin mümkün olmadığının ve ödeme emri muhteviyatı cezalı vergilerin be-
yanı dışı kalmasında davacının kasıt ve ihmali bulunduğunun anlaşıldı-
ğı gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Davacı, şirket kararın temyizen
incelenerek bozulmasını istemektedir.
Vergi Usul Kanununun 10.maddesinde, tüzel kişilerin, mükellef veya so-
rumlu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcilerin
"bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi so
rumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna
bağlı alacakların" kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıkların-
dan alınacağı belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının yönetim kurulu üyeliğinden ayrılma
sından sonra şirketin 1984 yılı hesaplarının incelenmesi sonucu düzen-
lenen rapora dayanılarak yapılan tarhiyata karşı açılan davada, şirke-
te tebligat yapılmaması nedeniyle 2577 sayılı Kanunun 26/3.maddesi uya
rınca dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi üzerine davalı
idarece şirket hakkında takibata geçildiği, ancak şirketin adresinde
bulunamadığı ve alacağın şirketin malvarlığından tahsilinin mümkün ol-
madığının anlaşıldığı iddiası ile davacı adına ödeme emri düzenlendiği
ve buna karşı açılan davanın da mahkemece söz konusu vergilerin öden-
memesinde kanuni temsilci durumunda olan davacının tutumunun neden ol-
duğu sonucuna varıldığından, düzenlenen ödeme emrinde yasaya aykırılık
bulunmadığı gerekçesiyle reddedildiği anlaşılmaktadır.
Davacının yönetim kurulu üyeliğinden ayrılmasından sonra yapılan ince-
leme üzerine salınan vergilerin şirketten alınamamasında, bu vergile-
rin tahakkuk ettiği dönemde yönetim kurulu üyesi olmayan davacının tu-
tum ve davaranışının etkili olduğu söylenemeyeceği gibi bu tahakkuka
karşı dava açması veya işlemden kalkan dosyayı işleme koydurarak varsa
şirketin hakkının korunması da hukuken kendisine ait değildir. Davacı-
nın yönetim kurulu üyesi olduğu dönemde beyanname vermek, buna göre
belirlenen vergileri zamanında ödemek gibi vergi ödevlerini yerine ge-
tirmediği yada şirket tüzel kişiliği adına tarhiyat yapılmasına neden
olan vergi ziyaının davacı tarafından yapılması gereken ödevlerin yeri
ne getirilmemesinden kaynaklandığı yolunda bir tespitde bulunmamakta-
dır. Şirkete ait söz konusu borçların ödenmemesinin davacının tutum ve
davranışından kaynaklandığından söz edilerek davanın reddine karar ve-
rilmesinde isabet görülmemiştir.
Bu nedenle, İstanbul 3.Vergi Mahkemesinin 26.12.1991 günlü ve 1991/
2386 sayılı kararının bozulmasına karar verildi.
(DAN-DER; SAYI:88) BŞ/NÇ
|