VERGİ VE CEZA İHBARNAMELERİNİN USULÜNE UYGUN OLARAK TEBLİĞ EDİLMEDİĞİ
YOLUNDAKİ İDDİALARIN, "ÖDEME EMRİ İLE İSTENEBİLECEK BİR BORCUN BULUN-
MADIĞI" İDDİASI KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKECEĞİ HK.
1991 yılının Mayıs ve Haziran dönemlerine ilişkin olarak pişmanlıkla
verilen katma değer vergisi beyannamelerinde matrah gösterilmediğinden
bahisle, pişmanlık talebi kabul edilmeyen şirket adına resen yapılan
kaçakçılık cezalı tarhiyata ilişkin ihbarnameler, şirket merkezinin
bulunduğu adres ile şirket müdürünün ve ortağının ikametgah adresleri-
ne gönderilmiş, bu adreslerde tebligat yapılamaması üzerine ilanen
tebliğ yoluna gidilmiş ve bu suretle kesinleşen amme alacağının tahsi-
li amacıyla şirket adına düzenlenen ödeme emirleri, ikametgah adresin-
de şirket müdürüne tebliğ edilmiştir.
Ödeme emirlerine karşı açılan davayı inceleyen İstanbul 8.Vergi
Mahkemesi 28.3.1994 günlü ve 1994/524 sayılı kararıyla; ödeme emrinin
kapsadığı vergi borçlarına ilişkin ihbarnamelerin, bilinen adreslerde
tebliğ edilememesi nedeniyle ... tarihinde ilanen tebliğ edildiği, i-
lanen tebliğ üzerine süresinde dava açılmadığından, söz konusu alaca-
ğın kesinleştiği, ilanen tebliğin usulsüz olduğu yolundaki iddiaların
da 6183 sayılı Kanunun 58 inci maddesi kapsamında bulunmadığı gerekçe-
siyle davayı reddetmiştir.
Yükümlü şirketin temyiz istemini inceleyen Danıştay Yedinci Da-
iresi 27.9.1994 günlü ve 1994/4358 sayılı kararıyla; kendisine ödeme
emri tebliğ edilen bir yükümlünün, idarece salınan vergiye ilişkin ih-
barnamenin 213 sayılı Kanunun 93 üncü ve müteakip maddeleri hükümleri-
ne uygun biçimde tebliğ edilmediğini, ilan yoluyla tebliğ yapılmış i-
se, ortada bu yola başvurulmasını gerektirecek koşulların bulunmadığı-
nı ileri sürmesi ve bu iddianın doğruluğunun yargı yerlerince yapıla-
cak inceleme ile anlaşılması halinde, ortada ödenmesi zorunlu hale
gelmiş bir vergi borcunun varlığından söz edilemeyeceğinden, bu iddia-
ların 6183 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin 1 inci fıkrasında yazılı
"böyle bir borcu olmadığı" deyimi içinde değerlendirilmesinin zorunlu
olduğu, dosyada bulunan tarh dosyasının incelenmesinden, dava konusu
ödeme emirlerinin tebliğ edildiği ... şeklindeki adresin, vergi daire-
sine daha önce verilen ikametgah senedinde, hisse devir sözleşmesinde
ve 1990 takvim yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin kurum
ortaklarına ve yönetim kurulu üyelerine ilişkin bildirim föyünde aynen
belirtilmesine rağmen, ihbarnamelerin gönderildiği tebliğ zarfında ...
olarak yazıldığının, bu haliyle adresin eksik olduğunun anlaşıldığı,
bu nedenle, ilanen tebligatın kanuni şartlarının oluşup oluşmadığının
araştırılması ve neticesine göre karar verilmesi gerektiğini belirte-
rek mahkeme kararını bozmuştur.
Bozma kararına uymayan İstanbul 8.Vergi Mahkemesi 22.2.1995
günlü ve 1995/383 sayılı kararıyla; tüzel kişiliğe sahip olan şirketin
tebligata yeterli ve davalı idarece bilinen adresinin ... olduğu, bu
nedenle yükümlü şirketin bu adreste araştırılmasında ve tebligatın bu
adrese yapılmak istenmesinde isabetsizlik bulunmadığı, ödeme emri şir-
ket müdürüne adresinde tebliğ edilmekle birlikte, bu noktada tarh ve
tahsil aşamalarının ayrı ayrı düşünülmesi icap ettiği gerekçesiyle da-
vanın reddi yolundaki ilk kararında direnmiştir.
Karar, yükümlü tarafından temyiz edilmiş ve ilanen tebligatın
usulsüz olduğu, bu nedenle ödeme emri düzenlenemeyeceği, nitekim 1990
yılının tüm dönemleri ve 1991 yılının Temmuz dönemi için aynı neden-
lerle düzenlenen ödeme emrinin İstanbul 1.Vergi Mahkemesince ilanen
tebliğin usulsüz olduğu gerekçesiyle iptal edildiği ileri sürülerek
kararın bozulması istenmiştir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 58
inci maddesinin 1 inci fıkrasında, kendisine ödeme emri tebliğ olunan-
ların, borcun bulunmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğra-
dığı iddialarıyla, ödeme emrinin tebliğ tarihinden başlayarak yedi gün
içinde itiraz edebilecekleri kurala bağlanmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 22 nci maddesinde verginin ta-
hakkuku; tarh ve tebliğ edilen bir verginin ödenmesi gereken bir saf-
haya gelmesi olarak tanımlanmıştır.
Bu hüküm karşısında, usulüne uygun olarak tarh ve tebliğ edil-
meyen bir verginin tahakkuk ettiğinden ve yükümlüler açısından ödenme-
si gerekli safhaya geldiğinden söz etmek mümkün değildir. Nitekim, ...
sayılı Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu Kararında da "... Ken-
disine ödeme emri tebliğ edilen bir yükümlünün idarece hesaplanan ver-
giye ilişkin ihbarnamenin Vergi Usul Kanununun 93 ve müteakip maddele-
ri hükümlerine uygun biçimde tebliğ edilmediğini, ilan yoluyla yapılan
tebliğin de hükümsüz sayılması gerektiğini ileri sürerek itirazda bu-
lunması ve itiraz komisyonunca yapılan inceleme sonunda ihbarnamenin
tebliğinde usulsüzlük olduğunun anlaşılması halinde, tahakkuk etmiş,
yani ödenmesi zorunlu hale gelmiş bir vergi borcunun varlığından söz
edilemeyeceği için, borcun doğmadığının kabul edilmesi ve bu iddiaları
kapsayan dilekçelerin 6183 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin 1 inci
fıkrasında yazılı "böyle bir borcu olmadığı" deyimi içinde değerlendi-
rilmesi..." gerektiği kabul edilmiştir.
Dosyadaki belgelerin incelenmesinden, ödeme emirlerinin tebliğ
edildiği adresin, vergi dairesine daha önce verilen ikametgah senedin-
de, hisse devir sözleşmesinde ve 1990 yılı kurumlar vergisi beyanname-
sinin kurum ortaklarına ve yönetim kurulu üyelerine ilişkin bildirim
föyünde ... şeklinde belirtilmesine karşın, ihbarnamelerin gönderildi-
ği tebliğ zarfında ... olarak eksik yazıldığının, bu nedenle ihbarna-
melerin tebliğ edilemediğinin anlaşılması karşısında, ilanen tebliğ
için varlığı gereken koşulların bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda yükümlü iddiasının, 6183 sayılı Yasanın yukarıda anılan 58
inci maddesinde belirtilen "ödeme emri ile istenebilecek bir borcun
bulunmadığı" iddiası kapsamında değerlendirilmesi gerekirken aksi yön-
de verilen ısrar kararında yasaya uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile İstanbul 8.
Vergi Mahkemesinin direnme kararının bozulmasına karar verildi.
(MT/ES)
|