İŞLETMENİN AKTİFİNDE KAYITLI TAŞITIN ÖZELLİKLERİ BELİRTİLEREK MAHALLİ TİCARET ODASINDAN VE ŞOFÖRLER DERNEĞİNDEN YAPILAN ARAŞTIRMA SONUCUNA GÖRE VERİLEN KARARDA HUKUKA AYKIRILIK GÖRÜLMEDİĞİ HK.
Temyiz Eden Taraflar : 1- ... Turizm Limited Şirketi ve ... İş Ortaklığı Adına Tasfiye Memuru ...
2- Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : Davacı kurumun 1996 yılında sattığı otobüsün satış bedelinin kasko değerinden düşük olması nedeniyle takdir komisyonu kararına dayanılarak adına ağır kusur cezalı kurumlar vergisi salınmıştır.
Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen ... Vergi Mahkemesi, ... günlü ve ... sayılı kararıyla; tarhiyatın mahkemelerince tespit edilen matrah farkı üzerinden yapılması gerektiği, olayın niteliği gereği ağır kusur cezası kesilmeyeceği gerekçesiyle matrahın azaltılmasına, cezanın kusura dönüştürülmesine karar vermiştir.
Tarafların temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi, 18.4.2000 günlü ve E:1999/4070, K:2000/1582 sayılı kararıyla; vergi dairesi temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddiaların kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30 uncu maddesinde resen takdir nedenlerine yer verildiği, aracın satış bedelinin kasko sigorta değerinin altında kalması nedeniyle takdir komisyonuna başvurulduğu, komisyon tarafından kasko bedelinden ve esnaf odasından bildirilen değerden hareketle matrah takdir edildiği, noter satış sözleşmesinin sahteliği ya da aracın sözleşmede yazılı bedelin üstünde satıldığı yolunda gerçeği yansıtan tespitler bulunmadan, kasko bedelinin altında satış yapılmış olmasının başlıbaşına resen takdir nedeni olarak kabul edilemeyeceği, Gelir Vergisi Kanununun 2 nci maddesiyle gerçek kazancın vergilendirilmesinin amaçlandığı, gerçek kazancın yalnızca rayiç bedel, emsal bedel veya kasko bedelinden hareketle saptanmasının mümkün olmadığı, aracı satın alan nezdinde araştırma yapılması, bu kişi ile yükümlü arasında satış bedeli dışında bir nakit hareketi varsa bunun tespiti gerektiği, bu araştırmalar yapılmadan, satışa konu aracın sadece harca konu değerinin kasko sigorta değerinin altında gösterilemeyeceği görüşünün gerçek gelirin vergilendirilmesi ilkesine de ters düştüğü, noter harcı için Harçlar Kanununun 43 üncü maddesinde öngörülen kanuni ölçünün, kanunda sarahat olmadıkça gelir vergisi için de kanuni ölçü olarak kullanılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan ... Vergi Mahkemesi, ... günlü ve ... sayılı kararıyla; dosyadan, tasfiye halindeki şirketin 1992 model 303 E tipi Mercedes Benz marka otobüsü 11.3.1996 tarihinde noter satış senedi ile kasko değerinin altında sattığı, bu durum resen tarh nedeni kabul edilerek takdir komisyonu tarafından yapılan araştırma sonucu ilgili Ticaret ve Sanayi Odası ile Şoförler ve Otomobilciler Odasından alınan en yüksek ve en düşük değerler ile kasko değerinin ortalaması alınarak bulunan tutarın fark matrah olarak saptandığının anlaşıldığı,değer takdirinde kasko bedelinin dikkate alınamayacağı, davacı tarafından aracın yurt dışında kaza yaptığı ileri sürülerek ibraz edilen belgenin kaza tarihinden iki yıl sonra alınmış olması ve belgede kaza tarihine yer verilmemesi karşısında ispat niteliği taşımadığı sonucuna ulaşıldığı, kaza sonrası onarım faturası olarak ibraz edilen belgelerin de kazanın varlığını ispat için yeterli görülmediği, bu durumda ilgili ticaret ve sanayi odası ile şoförler ve otomobilciler odasının aynı özellikteki araçlar için bildirdiği değerlerin ortalaması esas alınarak matrah takdiri gerektiği belirtilerek matrahın azaltılması, cezanın kusura çevrilmesi yolundaki kararında direnmiştir.
Direnme kararı taraflarca temyiz edilmiş, vergi dairesi müdürlüğünce aracın satış bedelinin emsallerine göre düşük olduğu, yükümlü tarafından ise, aracın kaza geçirmesi nedeniyle değerinin düştüğü, beyan edilen değerin gerçek değer olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Taraflarca savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Ali ALPAN'ın Düşüncesi : Mahkeme tarafından verilen karara karşı vergi dairesi müdürlüğünce yapılan temyiz başvurusu Danıştay Dördüncü Dairesi kararı ile reddedilmekle birlikte, bu karara karşı karar düzeltme yoluna başvurulmadığından Dördüncü Daire kararı bu yönüyle kesinleşmiştir.
Bu nedenle vergi dairesinin ısrar kararına karşı yaptığı temyiz isteminin incelenmeksizin, yükümlü temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar ise ısrar kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte görülmediğinden reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Nurhan YÜCEL'in Düşüncesi : Tasfiye halindeki şirketin, ticari faaliyette kullandığı aracın satış bedelinin kasko değerinden düşük olduğu gerekçesiyle, kasko değeri, ile Ticaret ve Sanayi Odası ve Şoförler Derneğinden alınan değerlerin ortalaması nazara alınarak takdir edilen matrah farkı üzerinden yapılan tarhiyatı değişiklikle onayan kararında ısrar eden Vergi Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmiştir.
Yükümlünün, aracın hasarlı olduğunu kanıtlamak amacıyla dosyaya ibraz ettiği belgelerin, hasarı ortaya koyacak nitelikte olmadığına ilişkin gerekçede isabetsizlik bulunmadığı gibi, 2577 sayılı İYUK 20. maddesinde öngörülen resen inceleme ve araştırma yetkisi kullanılmak suretiyle, aracın modeline göre, satıldığı tarihteki gerçek satış değerinin Ticaret ve Sanayi Odasından ve Şoförler Derneğinden sorularak matrah farkının buna göre belirlenmesinde yasaya aykırılık görülmemiştir.
Vergi Dairesinin cezaya yönelik iddiaları da kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle her iki taraf temyiz isteminin de reddi gerekeceği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
1996 yılında sattığı otobüsün satış bedelini düşük gösterdiğinden bahisle takdir komisyonunca saptanan değer esas alınmak suretiyle yükümlü adına salınan ağır kusur cezalı kurumlar vergisine karşı açılan davanın kısmen kabulü ile matrahın azaltılması, cezanın kusura çevrilmesi suretiyle değiştirilmesi yolundaki vergi mahkemesi ısrar kararı taraflarca temyiz edilmiştir.
Vergi mahkemesinin ilk kararının matrahın azaltılması, cezanın kusura çevrilmesi yolundaki hüküm fıkralarına karşı vergi dairesince yapılan temyiz başvurusu Danıştay Dördüncü Dairesince reddedilmiş ve karar düzeltme yoluna başvurulmaksızın söz konusu hüküm fıkraları kesinleşmiş olduğundan, aynı kararın diğer yan aleyhine olan hüküm fıkrasının bozulmasından sonra verilen ısrar kararının varlığı, idare yönünden kesinleşen hüküm fıkrasının yeniden temyiz incelemesine tabi tutulmasına olanak vermeyeceğinden vergi dairesi müdürlüğü isteminin incelenmesi mümkün değildir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 2 nci maddesinde, kazanç ve iratların gelirin tespitinde gerçek ve safi tutarları ile nazara alınacağı kurala bağlanmıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30 uncu maddesinde de resen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen maddi delillere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonunca takdir edilecek matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarhedilmesi şeklinde tanımlanmış, 6 ncı bendinde ise tutulması zorunlu olan defterlerin ve verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunması hali resen takdir nedeni sayılmıştır.
Yükümlü tarafından, noter satış sözleşmesinde gösterilen kasko sigorta değerinden düşük satış bedeli gösterilmesi nedeniyle beyannamede vergi matrahına ilişkin bilgilerin tam olarak gösterilmediğinin kabulü zaruridir. Olayda, takdir komisyonunca; mahalli ticaret odası ve şoförler ve otomobilciler derneğinden aracın satış tarihi itibarıyla satış bedeli sorularak, her iki kuruluşun bildirdiği satış bedeli ve kasko sigorta değerinin ortalaması alınmak suretiyle satış bedeli takdir edilmiştir. Tarhiyata karşı açılan davada vergi mahkemesi; noter harcı için Harçlar Kanununda öngörülen kanuni ölçünün, kurumlar vergisi için de kanuni ölçü olarak kullanılmasının mümkün olmadığından bahisle, değerlemede ortalamaya alınan kasko sigorta bedelini matrahın hesabında dikkate almayarak matrahı azaltmış ve matrahın bulunuş yöntemi ve davacının fatura tutarı üzerinden beyanda bulunmasını da gözönüne alarak ağır kusur cezasını kusur cezasına çevirmiştir.
Takdir komisyonunca satış işleminin yapıldığı tarihteki piyasa kıymetleri araştırılmak suretiyle takdir olunan matrahın vergi mahkemesince gerçeğe en yakın olacak biçimde yukarıda açıklanan gerekçelerle değiştirilmesi hukuka aykırı görülmemiştir.
Bu nedenlerle taraflar temyiz isteminin reddine, vergi dairesi müdürlüğü yönünden oybirliği, yükümlü istemi yönünden ise oyçokluğu ile 23.3.2001 gününde karar verildi.
X- K A R Ş I O Y
Yükümlü temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının; Danıştay Dördüncü Dairesinin K:2000/1582 sayılı bozma kararı esasları doğrultusunda bozulması gerektiği görüşüyle kararın bu kısmına katılmıyoruz.
BŞ/ŞGK
|