SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİNE DAYANILARAK MAHKEMECE TESCİLİNE KARAR VERİLEN
TAŞINMAZIN MÜLKİYETİNİN MAHKEME KARARININ KESİNLEŞTİĞİ TARİHTE DEVRE-
DİLMİŞ VE EMLAK ALIM VERGİSİNİ DOĞURAN OLAYIN BU TARİHTE MEYDANA GEL-
MİŞ SAYILARAK BU TARİHTEKİ RAYİÇ BEDELİNİN TESPİTİ GEREKECEĞİ HK.
Dosyanın incelenmesinden, satıcı 1967 yılında noterde satış vaadi söz-
leşmeleriyle, maliki olduğu taşınmazın bir kısmını toplam 540.000 lira
bedel karşılığında alıcılara satmayı vaad ettiği, sözleşme hükümleri-
nin yerine getirilmemesi nedeniyle lehlerine gayrimenkul satış vaadi
yapılan kişilerin 1969 yılında açtıkları gayrimenkulün hükmen tecsili
davalarında, Üsküdar Asliye 2.Hukuk Hakimliğinin 9.5. 1977 tarihinde
kesinleşen 6.4.1977 tarihli kararlarıyla, satış vaadi sözleşmelerinde
belirtilen yerlerin Davacılar adına tesciline karar verildiği, taşın-
mazların 1978 yılında tapuda mahkeme kararında belirtilen kişiler adı-
na tescili üzerine alıcıların emlak alım vergisi beyannamesi vermeme-
leri nedeniyle 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30.maddesi hükmü gere-
ğince Takdir Komisyonunca saptanan matrah üzerinden 1978 takvim yılı
için salınan emlak alım vergisi ile kesilen kaçakcılık cezasının Vergi
Mahkemesince tadilen onandığı anlaşılmış olup, uyuşmazlık, satış vaadi
sözleşmesine dayanılarak hükmen tesciline karar verilen taşınmazın mül
kiyetinin ne zaman iktisap edildiği, dolayısıyle vergiyi doğuran ola-
yın ne zaman vukuu bulduğunun saptanmasına ilişkin bulunmaktadır.
198 sayılı Emlak Alım Vergisi Kanununun 1.maddesinde, ivaz karşılığın-
da, Türkiye'deki gayrimenkullerin iktisabının emlak alım vergisine ta-
bi olduğu hükme bağlanmıştır.
Türk Medeni Hukukunda, gayrimenkul satış vaadi, mülkiyetinin devri ga-
yesini güden, karşılıklı ve birbirine uygun iradelerin birleşmesiyle
resmi şekilde yapılan ve ileride yapılacak satış akdinin ana unsurları
nı taşıyan, şahsi hak doğuran bir ön akittir. Taraflar arasında borç
doğuran bir işlem niteliğinde olduğundan, satış vaadinde bulunan kişi-
yi, satış vaadine konu taşınmazı, lehine satış vaad edilen kişiye sat-
maya ve tescile mecbur kılar. Tescil için irade beyanından kaçınan ma-
like karşı Türk Medeni Kanununun 642.maddesine göre açılan davada mah-
kemece verilen karar, malikin irade beyanı yerine geçtiğinden, aynı
hak doğuran satış işlemi ve dolayısıyla mülkiyetin nakli de mahkeme
kararının kesinleştiği sırada gerçekleşmiş olur.
Nitekim, Türk Medeni Kanununun 633.maddesinde, mahkeme ilanı ile bir
gayrimenkulü iktisap eden kimsenin tescilden evvel dahi ona malik ola-
cağı belirtilmekle gayrimenkül mülkiyetini iktisabın tapuya tescil ile
gerçekleşeceği, ancak bunun istisnalarının bulunduğu ve mahkeme ilamı
ile gayrimenkul iktisabının bu istisnalardan olduğu açıklanmıştır.
Olayda, satış vaadine konu taşınmazın mülkiyetinin devri ve dolayısıy-
la vergiyi doğuran olay hükmen tescile ilişkin mahkeme kararının kesin
leştiği tarihte vukuu bulduğuna göre, taşınmazın bu tarihteki yani
1977 yılındaki rayiç bedeli esas alınarak tarhiyat yapılması gerekmek-
tedir.
Temyiz istemine konu Vergi Mahkemesi kararında, satış vaadi sözleşmesi
nin taşınmaz üzerindeki aynı hakkın alıcıya geçmesini sağlamayacağı be
lirtilmekle birlikte, emlak alım vergisi tarhiyatının hükmen tescile
ilişkin mahkeme kararındaki gerçek satış bedeli esas alınarak yapılma-
sı gerektiği açıklanmıştır. Oysa, 198 sayılı Emlak Alım Vergisi Kanu-
nunun 12.maddesi hükmü gereğince satış tarihindeki rayiç bedelin esas
alınması gerekir. Kaldı ki, Asliye Hukuk Mahkemesinin hükmen tescile
ilişkin kararında satış bedeli de hüküm altına alınmış olmayıp sadece
satış vaadi sözleşmesinde gösterilen satış bedeline, kararın olayın
anlatıldığı bölümünde yer verilmiştir. Esasen 198 sayılı Emlak Alım
Vergisi Kanununun 14.maddesinde, rayiç bedelin uygulanmıyacağı haller
sayılmış olup, "mahkeme kararıyla taşınmaz mülkiyetinin iktisabı" hali
maddede yer almadığından, Vergi Mahkemesinin" hükmen tescil kararının
verildiği" tarihteki rayiç bedelin önem taşımadığı yolundaki gerekçe-
sinde de Kanuna uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Vergi Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen hu-
suslar dikkate alınmak suretiyle yapılacak inceleme sonucuna göre yeni
den karar verilmek üzere bozulmasına karar verildi.
(MS/EK)
|