Dairesi
TASFİYE HALİNDEKİ BİR ŞİRKETİN TASFİYE DÖNEMİYLE İLGİLİ VERGİ...
Karar No
1329
Esas No
1713
Karar Tarihi
02-05-1995
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
ONBİRİNCİ DAİRE
1995
1329
1995
1713
02/05/1995
 
KARAR METNİ

TASFİYE HALİNDEKİ BİR ŞİRKETİN TASFİYE DÖNEMİYLE İLGİLİ VERGİ BORÇLA-
RININ KANUNİ MUHATABI TASFİYE MEMURU OLUP ÖDEME EMRİNİN DÜZENLENDİĞİ
TARİHTE TASFİYE HALİ DEVAM EDEN ŞİRKETİN BORÇLARINDAN ŞİRKET ORTAĞINI
SORUMLU TUTMANIN MÜMKÜN OLAMAYACAĞI HK.

Vadesinde ödenmediğinden kesinleştiği ileri sürülen 1989 yılı Ocak-A-
ralık dönemlerine ilişkin amme alacağının gecikme faizi ile birlikte
tahsili amacıyla yükümlü şirket adına ödeme emirleri düzenlenerek teb-
liğ edilmiştir. Ankara 1. Vergi Mahkemesi 1993/1429 sayılı kararı ile;
19.9.1988 tarihinde tasfiyeye girdiği anlaşılan şirket adına düzenle-
nen ihbarnameler ile ödeme emirlerinde, tasfiyeye giriliş tarihinden
itibaren muhatabın tasfiye memuru olması gerekeceğinden isabet bulun-
madığı, öte yandan şirketin tasfiyeye geçtikten sonra katma değer ver-
gisine tabi bir mal teslimi ve hizmet ifasının bulunup bulunmadığı hu-
susunda bir araştırma yapılıp takdir komisyonuna done verilmediği de
anlaşıldığından takdirin dayanağının bulunduğundan da söz edilmesinin
mümkün olmadığı, bu durumda, şirketin vergi borcu olduğundan bahsetme-
nin genel hukuk ve vergide adalet ilkelerine ters düşeceği gerekçesiy-
le ödeme emirlerini iptal etmiştir. Vergi dairesi müdürlüğü, tasfiye
halinde de olsa beyannamelerini vermek zorunda olan şirketin, bu yü-
kümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle takdire gidilmesinde isabet-
sizlik olmadığı, takdir edilen matrah üzerinden yapılan tarhiyatın
ihtilafsız kesinleşmesi nedeni ile de tahsili amacıyla şirket adına
ödeme emri düzenlenmesinde 6183 sayılı Kanunun 55 inci maddesine aykı-
rılık bulunmadığı, dava konusu ödeme emirlerinin de, 19.9.1988 tari-
hinde tasfiye memuru olduğu anlaşılan yeni şirketine ait adresinde ...
tarafından tebellüğ edildiği, bu durumda, tebligatın hatalı yapıldı-
ğından da söz edilemeyeceğini ileri sürerek kararın bozulmasını iste-
mektedir.

Temyiz isteminin konusu; vadesinde ödenmeyerek kesinleşen amme
alacağının tahsili amacıyla tasfiye halindeki şirket adına düzenlenen
ödeme emirlerinin kanuni muhatabının kim olduğu, söz konusu ödeme e-
mirlerinin kanuni temsilci olarak kime tebliğ edilmesi gerektiği ve
kanunun öngörmediği kişiye yapılan tebliğ üzerine de bu kişinin ödeme
emirlerinin iptali istemiyle dava açma ehliyeti bulunup bulunmadığı
hususlarının çözümlenmesine ilişkindir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Kanuni temsilcilerin ödevi"
başlıklı 10 uncu maddesinde, tüzel kişilerin mükellef veya vergi so-
rumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri
tarafından yerine getirileceği belirtilmiş olup, 6183 sayılı Amme Ala-
caklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun "Tasfiye halinde vazifeliler"
başlıklı 32 nci maddesinde, hükmi şahısların tasfiyesinde bunların
borçlu bulundukları amme alacaklarını ödeme ve bu kanun hükümlerinin
tatbikiyle ilgili vecibelerin tasfiye memurlarına geçeceği hükmüne yer
verilmiştir.

213 sayılı Kanunun "Tebliğ yapılacak kimseler" başlıklı 94 üncü
maddesinde ise, tebliğin, mükelleflere, bunların kanuni temsilcileri-
ne, umumi vekillerine veya vergi cezası kesilenlere yapılacağı, tüzel-
kişilere yapılacak tebliğin de, bunların başkan, müdür veya kanuni
temsilcilerine yapılacağı hususu hüküm altına alınmış, aynı Kanunun
"Vergi mahkemesinde dava açmaya yetkili olanlar" başlıklı 377 nci mad-
desinin 1. fıkrasında da, mükelleflerin ve kendilerine vergi cezası
kesilenlerin, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi
mahkemesinde dava açabilecekleri belirtilmiştir.

Diğer yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Di-
lekçeler üzerine ilk inceleme" başlıklı 14 üncü maddesinin 3 üncü fık-
rasının (c) bendinde, dilekçelerin, .... ehliyet, .... yönlerinden sı-
rasıyla inceleneceği, aynı Kanunun 15 inci maddesinin 1 inci fıkrası-
nın (b) bendinde de, 14 üncü maddenin 3 (c) .... bentlerinde yazılı
hallerde davanın reddine karar verileceği hususları hüküm altına alın-
mıştır.

Olayda, dosyada mevcut tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazete-
sinden, limited şirketin tarihli ortaklar kurulu kararı ile tasfiyeye
girdiği, bu durumun tarihinde tescil edilerek, şirket kanuni temsilci-
liğine şirket ortağı adlı kişinin tasfiye memuru olarak tayin edil-
diği anlaşılmıştır. Buna karşın, şirketin tasfiyeye geçtiği tarihten
çok sonra ve tasfiye dönemi vergi borçlarının tahsili için şirket adı-
na düzenlenen ödeme emirleri şirketin kuruluşundan itibaren beş yıllı-
ğına şirket müdürlüğüne seçilen tebliğ edilmiş olup, bu kişinin de
şirket adına düzenlenen ödeme emirlerine karşı şirket adına imzalamış
olduğu dava dilekçesine dayanarak söz konusu ödeme emirlerinin iptali
istemiyle mahkemeye başvurduğu görülmüştür.

Tasfiye halindeki bir şirketin, tasfiye dönemiyle ilgili olarak
vadesinde ödenmeyerek kesinleştiği ileri sürülen vergi borçlarının ka-
nuni muhatabının tasfiye memuru olması gerektiği hususu yukarıda anı-
lan 213 sayılı Kanunun 10 uncu ve 6183 sayılı Kanunun 32 nci maddesi
hükümlerine göre tartışmasızdır.

Bu nedenle, 213 sayılı Kanunun 94 üncü maddesinin 2 nci fıkrası
hükmüne uygun bir biçimde söz konusu ödeme emirlerinin şirket tasfiye
memuru olarak tayin edilen tebliğ edilip, bu kişinin de borcun kanuni
muhatabı sıfatıyla şirket adına dava açması gerekirken, bu aşamada,
şirket kanuni temsilcisi konumunda bulunmayan kişiye tebliğ edilmemesi
gereken ödeme emirlerine karşı davacının 213 sayılı Kanunun 377 nci
maddesinin 1 inci fıkrası hükmü gözönünde bulundurulduğunda dava açma
hakkı bulunduğundan söz edilemez.

Öte yandan, davacının, tasfiye hali ödeme emrinin düzenlendiği
tarihte devam ettiği anlaşılan şirket adına tasfiye dönemi vergi borç-
larının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emri kapsamı vergi ve ceza-
dan sorumlu tutularak takip edilmesinin de bu aşamada mümkün olmadığı
tartışmasızdır.

Bu durumda, tasfiyeye giren ve dosyadaki belgelerden tasfiyesi-
nin henüz sonuçlanmadığı anlaşılan limited şirket hakkında düzenlenen
ödeme emirlerine karşı usulüne uygun bir tebliğ sonucunda yalnızca
tasfiye memuru dava açma hakkında sahip bulunduğundan olayın bu kap-
samda ve 2577 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin 3 (c) fıkrası ve 15
inci maddesinin 1 (b) fıkrası gözönünde bulundurularak öncelikle dava
açma ehliyeti açısından irdelenmek suretiyle karar verilmesi gerekir-
ken, mahkemece, bu hususlar dikkate alınmadan esasa girilerek ödeme e-
mirlerinin iptal edilmesinde isabet bulunmamıştır.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, Ankara 1. Ver-
gi Mahkemesinin 30.12.1993 gün ve 1993/1429 sayılı kararının bozulma-
sına karar verildi.

(DAN-DER; SAYI:90) (MT/ES)








 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı