6183 SAYILI KANUN MÜKERRER 35.MADDESİNE GÖRE DÜZENLENEN ÖDEME EMRİNİN
KANUNLARIN UYGULANMA ZAMANI AÇISINDAN YASAL DAYANAĞI BULUNUP
BULUNMADIĞI HK.
Yönetim kurulu üyesi olduğu ... Plastik Sanayi ve Ticaret Anonim Şir-
keti nezdinde yapılan takip sonucu tahsili imkansız hale geldiği ileri
sürülen 1986 yılı Şubat dönemine ait amme alacağının tahsili amacıyla
davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla 6183 sayılı Kanunun mükerrer
35. maddesi uyarınca ödeme emri düzenlenmiştir. İstanbul 5. Vergi
Mahkemesi ... gün ve 1996/2109 sayılı kararıyla; dosyanın incelenme-
sinden, anonim şirketin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla
213 sayılı Kanunun 10. ve 6183 sayılı Kanun mükerrer 35. maddesi u-
yarınca yönetim kurulu üyesi olan davacı adına ödeme emri düzenlenmiş-
se de, idarece bu yola gidilebilmesi için 6183 sayılı Kanunun 54. ve
izleyen maddelerinde belirtilen tüm takip ve tahsil yollarının önce-
likle şirket nezdinde tüketilmesinin gerekli olduğu dosyadaki belge-
lerden ise idarece şirket nezdinde tüm takip ve tahsil yollarının tü-
ketilmediği anlaşıldığından düzenlenen ödeme emrinde yasal isabet gö-
rülmediği gerekçesiyle iptal etmiştir. Vergi dairesi müdürlüğü, yapı-
lan takipler sonucu şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilemeyeceği an-
laşılan amme alacağının şirket yönetim kurulu üyesi olan davacıdan
6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesi uyarınca istenilmesinde yasa-
ya aykırılık bulunmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemek-
tedir.
Temyiz konusu, tasfiye dönemine ilişkin olup, vadesinde ödenme-
yerek kesinleşen ve şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilemeyen amme
alacağının kanuni muhatabının kim olduğu ve ödeme emri içeriği borçla-
rın dönemi 1986 yılı Şubat olmasına karşın bu borçların tahsili için
6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesine göre düzenlenen ödeme emri-
nin, söz konusu maddenin 2.6.1995 tarihinde yürürlüğe girmiş olması
nedeniyle kanunların uygulanma zamanı açısından yasal dayanağının bu-
lunup bulunmadığı hususlarının çözümlenmesine ilişkindir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun
mükerrer 35 inci maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıla-
rın, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin
mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edi-
lemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanuni temsilcilerin ve tüzel
kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu
kanun hükümlerine göre tahsil edileceği hükme bağlanmış olup, bu hüküm
6183 sayılı Kanuna 2.6.1995 gün ve 22301 sayılı Resmi Gaztede yayımla-
nan 4108 sayılı Kanunun 11. maddesiyle eklenmiştir.
Kanunların zaman bakımından yürürlüğe girmesinde genel kural,
devlete ve kanunlara olan güven nedeniyle yasaların geriye yürütülme-
mesidir. Bir başka anlatımla, kanunların geçmişe dokunmaması ve geç-
mişte meydana gelen olaylara uygulanmayıp, yürürlüğe girdiği tarihten
sonra meydana gelen olaylara uygulanmasıdır.
Dosyada mevcut belgelerin bu açıdan incelenmesinden, ödeme emri
içeriği borçların döneminin 1986 yılı Şubat olduğu, bu alacağın şirket
tüzel kişiliğinden tahsil edilemediği ileri sürülerek anonim şirket
yönetim kurulu üyesi olan davacı adına düzenlenen ödeme emrinin daya-
nağının ise, 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesi olduğu görüldü-
ğünden, amme alacağının bu kanun hükmüne dayanılarak takip edilmesi-
nin " kanunların zaman bakımından yürürlüğe girmesindeki genel kural"a
göre mümkün olmadığı açıktır.
Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Kanuni temsilci-
lerin ödevi" başlıklı 10 uncu maddesinde, tüzel kişilerin mükellef ve-
ya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni
temsilcileri tarafından yerine getirileceği belirtilmiş, 6183 sayılı
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun "Tasfiye halinde va-
zifeliler" başlıklı 32 nci maddesinde de hükmi şahısların tasfiyesinde
bunların borçlu bulundukları amme alacaklarını ödeme ve bu kanun hü-
kümlerinin tatbikiyle ilgili vecibelerin tasfiye memurlarına geçeceği
hükmüne yer verilmiştir.
Olayda ise, ödeme emri içeriği vergi borçları 1986 yılı Şubat
dönemine ilişkin olup, dosyada mevcut ... tarihli Türkiye Ticaret Si-
cili Gazetesinden, anonim şirketin tasfiyeye girdiğine ilişkin ... ta-
rihli genel kurul kararının ... tarihinde tescil edildiği, şirketin
tasfiye işlemini yürütmek üzerede ... adlı şahsın tasfiye memuru ola-
rak seçildiği görülmekle birlikte, idare tarafından bu olgular dikkate
alınmadan şirketin tasfiye dönemi ile ilgili borçlarının şirket tüzel
kişiliğinden tahsil edilememesi üzerine amme alacağının takibinin ka-
nuni temsilci olan tasfiye memuru nezdinde sürdürülmesi gerekirken da-
vacı nezdinde takibine geçildiği anlaşılmıştır.
Oysa, tasfiye halindeki bir şirketin, tasfiye dönemiyle ilgili
olarak vadesinde ödenmeyerek kesinleştiği ileri sürülen vergi borçla-
rının kanuni muhatabının tasfiye memuru olması gerektiği hususu, yuka-
rıda anılan 213 sayılı Kanunun 10. ve 6183 sayılı Kanunun 32. maddesi
hükümlerine göre tartışmasızdır.
Bu durumda, davacının, tasfiye hali ödeme emrinin düzenlendiği
tarihte sona ermediği anlaşılan şirketin tasfiye dönemi vergi borçla-
rının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emri içeriği amme alacağından
sorumlu tutularak takip edilmesi bu açıdan da mümkün olmadığından, ö-
deme emrinin iptali yönündeki ... Vergi Mahkemesinin ... gün ve 1996/-
2109 sayılı kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddine karar verildi.
(MT/ES)
|