1-) ORTAKLARI AYNI OLAN İKİ ŞİRKETTEN BİRİNİN ATIL DURAN SERMAYESİNİ
DİĞER ŞİRKETE FAİZSİZ KULLANDIRARAK MENFAAT SAĞLANMASI ÖRTÜLÜ KURUM
KAZANCI DAĞITIMI NİTELİĞİNDE OLDUĞU;
2-) ÖRTÜLÜ KAZANÇ ESASINA GÖRE YAPILAN TARHİYATLARDA KANUNİ ŞARTLARIN
GERÇEKLEŞTİĞİNİN TESPİTİ HALİNDE İSPAT KÜLFETİNİN AKSİNİ İSPAT EDENE
DÜŞECEĞİ HK.
Davacı şirketin 1986 takvim yılı işlemlerinin incelenmesinde, ortakla-
rı aynı olan Çap-Det Sabun San.ve Tic.A.şirketine 70.000.000 lirayı
faizsiz vermek suretiyle örtülü kazanç dağıttığının tesbit edildiği
nedeniyle adına ikmalen salınan kurumlar vergisi ile kesilen kaçakçı-
lık cezasına karşı açılan davayı; ödünç para veren davacı şirket ile
ödünç para alan Çap-Det San.ve Tic.A.Şirketinin ortaklarının ayni şa-
hıslar olduğunun sabit bulunduğu, ödünç para veren davacı şirketin
ödünç verdiği paralardan yarar sağlandığının somut olarak ispatlanama-
dığı gibi, ortakları aynı şahıslardan oluşan iki şirketten birinin
atıl dutan sermayesini diğer şirkete faizsiz kullandırmasında kanuna
aykırılık bulunmadığından örtülü kazanç dağıtımından söz edilemeyeceği
gerekçesiyle kabul ederek tarhiyatı terkin eden Vergi Mahkemesi kararı
nın bozulması istemidir.
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 17.maddesinin 2362 sayılı Kanu-
nunun 12.maddesiyle değişik 3.fıkrasında; şirket kendi ortakları, or-
taklarının ilgili bulunduğu gerçek ve tüzel kişiler, idaresi, murakabe
si veya sermayesi bakımından vasıtalı vasıtasız olarak bağlı bulunduğu
gerçek ve tüzel kişiler ile olan münasebetlerinde emsaline göre göze
çarpacak derecede yüksek veya düşük faiz ve komisyonlarla ödünç para
alır veya verirse, kazancın tamamen veya kısmen örtülü olarak dağıtıl-
mış sayılacağı öngörülmüştür.
Madde metninin incelenmesinde, kurum kazancının örtülü yoldan dağıtıl-
mış sayılması için, şirketin, ortakları, ortaklarının ilgili bulunduğu
gerçek ve tüzel kişilere, şirketin idaresi, murakabesi ve sermayesi ba
kımından vasıtalı vasıtasız olarak bağlı bulunduğu gerçek ve tüzel ki-
şilere kurum kazancını azaltıcı nitelikte, yabancılara tanıyabileceği
en gayri müsait olanaklardan daha iyisini temin etmek suretiyle men-
faat sağlamak amacıyla nakdi veya hesabi ödemede bulunması gerekir.
Bir Vergi Güvenlik (oto kontrol) sistemi olarak kurulan vergisi kanu-
nunda yasal düzenlemesi bulan örtülü kazanç kurumu, şirketlerin, ortak
ları, idaresi, denetimi ve sermayesi bakımından vasıtalı vasıtasız bağ
lı bulundukları gerçek ve tüzel kişilere emsaline göre göze çarpacak
derecede yüksek veya düşük olmak üzere kurum kazancını azaltıcı nite-
likte nakden veya hesaben ödemede bulunulmasını engellemek suretiyle
şirket kazancının aşındırılmaması, dolayısıyla da kazancın aslen onu
elde eden, vergi yükümlüsü nezdinde vergilendirilmesi amaçlanarak, ver
gi yükünün asıl yükümlüye ait olması ilkesi doğrultusunda işlem yapıl-
ması gayesi güdülmüştür.
Olayda, davacı şirketin hissedarlarının ortağı bulunduğu Çap-Det Sabun
Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketine 1986 takvim yılında 70.000.000 lira
parayı faizsiz olarak ödünç verdiği sabit ve çekişmesizdir.
Her ne kadar Vergi Mahkemesi, ödünç para veren davacı şirketin ödünç
verdiği paralardan yarar sağladığı ispatlanamadığı gibi ortakları aynı
şahıslardan oluşan iki şirketten birinin atıl duran sermayesinin diğer
şirkete faizsiz kullandırılmasının örtülü kazanç dağıtımı olarak kabul
edilemeyeceği, gerekçesiyle tarhiyatı kaldırmış ise de; ödünç para ve-
ren şirketle, ödünç para alan şirket arasında Kurumlar Vergisi Kanunu-
nun 17.maddesinde belirlenen anlamda ilişki bulunduğu gibi, 70.000.000
lira paranın faizsiz kullandırılması, şirket kazancını aşındırıcı ve
azaltıcı nitelik taşıdığından, ödünç para verdiği şirketten faiz alma-
yarak ona çıkar sağlamak amacıyla hareket ettiğinin kabulü gerekir.
Diğer taraftan, Vergi Güvenlik sistemi olan örtülü kazanç esasına göre
yapılan tarhiyatlarda, idarece kanunun aradığı şartların gerçekleştiği
nin tesbiti halinde, bu tesbitlerin aksini ispat külfeti bunu iddia
eden tarafa aittir.
Olayda, faizisiz ödünç para verme işleminde yarar sağlandığının kanıt
lanması davalı idareden değil, aksine faizsiz borç para vermek suretiy
le hissedarlarının ortak olduğu şirkete bu işlemiyle menfaat sağladığı
nın kanıtlanması davacıya ait bulunmaktadır.
Bu durumda, davacı şirketin hissedarlarının ortak olduğu şirkete faiz-
siz ödünç para vererek sözü edilen şirkete menfaat sağlamak suretiyle
örtülü kurum kazancı dağıtımında bulunduğundan, Mahkemece tarhiyatın
kaldırılmasına karar verilmesinde kanuni isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, temyize konu Vergi Mah
kemesi kararının bozulmasına karar verildi.
AZLIK OYU:
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 3.maddesi; vergi kanunlarının uygulan-
ması, vergiyi doğuran olayların kavranması ve kanıtlanması konusunda
genel çerçeveyi belirlemiştir. Madde; lafzın açık olmadığı hallerde ka
nun maddelerinin konuluşundaki amaç, konunun yapısındaki yeri ve diğer
maddelerle olan bağlantısı gözönünde tutularak uygulanacağı şeklinde-
dir.
Bu genellemeye göre, vergi kanunlarının yorumunda, madde hükmüne sıkı
sıkıya bağlı kalınamayacağı, özellikle lafzın açık olmadığı hallerde
kanun maddesinin diğer maddelerle bağlantısının ve sistemin bütünü
içindeki yerinin dikatle alınacağı belirtilmektedir.
Kanunların yorumu tüm hukuk dallarında yaygın olarak başvurulan bir
yoldur. Amaç kanun koyucunun madde metninde belirtilmiş olan iradesi-
nin tesbiti ve bu iradeye göre, kanun metninin gerçek anlamının belir-
lenmesidir. Gerçekten, kanunlarda sonuç olarak kanun koyucularının ira
de beyanlarından başka bir şey değildir. Dolayısıyle, bir kanun madde-
sinin lafzı ve ruhuyla beraber uygulanması o kanun maddesine anlam ve
güç kazandırır.
Vergi kanunlarının, lafzı ve ruhu ile değerlendirilmes, lafzın açık ol
madığı hallerde kanun yapısındaki yeri ve diğer maddelerle olan bağlan
tısının gözönüne alınarak uygulanması "amaca uygun ve sistematik" yo-
rum prensiplerini oluşturmaktadır.
Kurumlar Vergisi Kanununun 17.maddesinin 3 numaralı bendinde, şirket 1
numaralı fıkrada göze çarpacak derecede yüksek veya düşük faiz ve ko-
misyonlarla ödünç para alır veya verirse, kazancın tamamen veya kısmen
örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı hükme bağlanmıştır.
Anılan hüküm, Kurumlar Vergisi Kanununun; matrahın tayinine dair, ikin
ci kısım birinci bölümde yer almış olup, kurumların, örtülü yoldan,
belli ilişkiler içinde bulundukları gerçek ve tüzel kişilere kar akta-
rılmasımı önlemek suretiyle Devlet alacağı vergilerin gerçek tutarının
hazineye aktarılmasını sağlamayı amaçlamıştır.
Maddenin, kanunun yapısındaki yeri, diğer maddelerle olan bağlantısı
ve kuruluşundaki amaç gözönünde tutulduğunda, örtülü kazancın sürdürül
mesi için sadece maddede sayılan muamelelerin yapılması yeterli olma-
yıp, bu muamelelerin yapılmasından dolayı vergi idaresinde kaybı bulun
ması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Nitekim madde hükmü konulduğun-
dan bu yana değişmediği halde, Danıştay uygulaması bu şekilde oluşmuş
bulunmakta olduğundan, uygulamasının da bu amaç içinde yapılması ve ti
cari hayatın normal icap ve işleyişlerinin sekteye uğratılmaması gere-
kir.
Olayda, olduğu gibi aynı gruba bağlı şirketlerden, birindeki nakit faz
lasının, finansman gereksinimi olan diğer bir gruba aktarılması ihtiya
cı her zaman doğabilir. Aktarılan nakdi kaynak karşılığında faiz alın-
madığından, örtülü kazanç dağıtıldığı, faiz alınma halinde ise, örtülü
sermaye teşkil edildiği değerlemesi içinde tarhiyata muhatap olunma du
rumu ortaya çıkacağından aynı grup içindeki şirketlerden birindeki na-
kit fazlasını bankaya yatırmak, finansman gereksinimi olan diğer şirke
te ise, bu bankadan kredi almak gibi çarpık uygulamalar ortaya çıkabi-
leceği ve vergileme ile ilgili bir uygulamanın ticari işleyişi bu ölçü
de saptırması da normal karşılanamayacağı cihetle mahkeme kararının
onanması gerekeceğinden aksi yolda verilen sayın çoğunluk kararına ka-
tılmıyoruz.
BŞ/SE
|