BEYANA ÇAĞRI YAZISININ TEBLİĞ EDİLDİĞİ VERGİ DAİRESİNCE KANITLANAMADI-
ĞINDAN, KDV.BEYANNAMELERİNİ PİŞMANLIKLA VEREN YÜKÜMLÜNÜN BEYANI DIŞIN-
DA BİR MATRAH FARKININ BULUNDUĞU YOLUNDA DAVALI İDARECE YAPILMIŞ BİR
TESPİT DE BULUNMADIĞNDAN TAKDİR KOMİSYONU KARARINA DAYANILARAK SALINAN
KAÇAKÇILIK CEZALI KDV.DE İSABET BULUNMADIĞI HK.
1989 Yılı çeşitli aylarına ait katma değer vergisi beyannamelerini
pişmanlıkla veren yükümlü adına takdir komisyonu kararına istinaden
salınan kaçakçılık cezalı katma değer vergisini; 213 sayılı Vergi Usul
Kanununun 371.maddesinden bahisle, 16.11.1989 tarih ve 1801 sayılı be-
yana çağrı yazısının yükümlüye tebliğ edildiğinin vergi dairesince
kanıtlanamadığı, kaldı ki bu yazının inceleme başlandığı anlamına
gelmemesi karşısında, yükümlünün pişmanlık hükümlerinden yararlanması
gerektiği, bu nedenle yükümlü tarafından verilen pişmanlık dilekçesi
kabul edilmeyerek resen takdire gidlmesinde ve takdir edilen matrah
üzerinden yapılan cezalı tarhiyatta isabet görülmediği gerekçesiyle
terkin eden İstanbul 7.Vergi Mahkemesinin 12.12.1991 günlü ve
1991/1804 sayılı kararının; yükümlünün beyannamelerini beyana çağrı
yazısının tebliğinden sonra vermesi nedeniyle pişmanlık hükümlerinden
yararlanamayacağı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun olay tarihinde yürürlükte bulunan 371
maddesinde; beyana dayanan vergilerde kaçakçılık, ağır kusur ve kusur
mahiyetindeki kanuna aykırı hareketlerini ilgili makamlara kendili-
ğinden dilekçe ile haber veren mükelleflere maddede yazılı kayıt ve
şartlarla kaçakçılık, ağır kusur ve kusur cezaları kesilemeyeceği ön-
görülmüştür.
Beyana çağrı yazısının yükümlülere tebliğ edildiği hallerde maddede
aranan"kendiliğinden haber verme" koşulu gerçekleşmeyeceğinden, bunun
sonucu olarak pişmanlık hükümlerinden yararlanılamayacağı kuşkusuzdur.
Bu durumda, ayrıca vergi incelemesine başlanıp başlanmadığı hususunun
araştırılmasına gerek yoktur. Bu nedenle vergi mahkemesi kararının bu
yöne ilişkin gerekçesi yerinde değildir.
Ancak, yükümlü tarafından beyana çağrı yazısının tebliğ edilmediği öne
sürülmüş olup, aksi davalı idarece tesvik edilmemiş bulunmakla, beyana
çağrı yazısının yükümlüye tebliğ edilmediği sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda maddede aranan "kendiliğinden haber verme" koşulunun ger-
çekleştiği ve bunun sonucu olarak maddede belirlenen diğer kayıt ve
şartlarla pişmanlık hükümlerinden yararlanılacağı kuşkusuzdur.
Diğer taraftan, yükümlüce beyan olunan matrahın daşında bir matrah
farkının bulunduğu yolunda davalı idarece yapılmış bir tespitin de
mevcut olmaması karşısında, cezalı tarhiyatın terkini yolundaki vergi
mahkemesi kararında sonuç itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddine, vergi mahkemesi kararı-
nın onanmasına karar verildi.
(MT/SE)
|