TİC.VE SAN.OD.AİT KAYIT ÜCRETİ VE YILLIK AİDATIN GEÇ ÖDENMESİ NEDENİY-
LE TAHAKKUK ETTİRİLEN GECİKME ZAMMI 6183'E GÖRE ÖDENEN BİR GECİKME
ZAMMI OLDUĞUNDAN K.V.K. 15/6.MADDESİ UYARINCA GİDER YAZILAMIYACAĞI,
KOMİSYONCU SIFATIYLA YAPILAN SATIŞLARDA BEDELİN ÖDENMEMESİNDEN KOMİS-
YONCU FİRMANIN ORTAĞI OLAN DAVACININ SORUMLU OLMADIĞI GİBİ ALACAĞIN
ŞÜPHELİ ALACAK HALİNE GELMESİ HALİNDE DE KARŞILIK AYIRAMIYACAĞI HK.
Uyuşmazlık; Davacı şirketin 1983 takvim yılı işlemlerinin incelenmesi
sonucu düzenlenen inceleme raporuyla tesbit edilen matrah farkları üze
rinden adına ikmalen salınan kurumlar vergisi ile kesilen kaçakçılık
cezasını, Davacı şirketin tarh döneminde satın aldığı depoya yaptığı
inşaat giderleri ve demir kapı yapımı ile ilgili giderlerin bu deponun
kullanılması sırasında meydana gelen giderlerden olmayıp, satın alınan
deponun işe yarar hale getirilmesi daha mahkeme ve gayrimenkulün ilk
satın alındığı durumunda mevcut olmayan bir ilavenin yapılması niteli-
ğinde giderlerden olduğundan, bu şekilde tarh döneminde satın alınan
deponun kullanış amacına daha uygun hale getirilmesi amacıyla yapılan
... lira giderin binanın maliyetine ilavesinde 213 sayılı Vergi Usul
Kanununun 272.maddesine aykırılık bulunmadığı, Davacının satın aldığı
klima cihazının montajı yapılmadan kullanılması mümkün olmadığından
... liralık genel giderinde kabul edilmemesinin yerinde olduğu, Kurum-
lar Vergisi Kanununun 15.maddesinin 6.fıkrasında Kurumlar Vergisi ile
hertürlü para cezaları, vergi cezaları ve Amme Alacaklarının Tahsili
Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan cezaların, gecikme zamla-
rı ve faizlerin kurum beyanından düşülmeyeceğinin kabul edildiği, bu
kanunların uygulanması dışında kalan Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu
veya diğer kanunlar kapsamında ödenen gecikme zamlarının gider olarak
kabulü gerektiği, bu nedenle Davacı Şirket tarafından Ege Bölgesi Sa-
nayi Odasına ödenen gecikme zammının gider olarak yazılmasında isabet-
sizlik bulunmadığı, öte yandan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 2365
sayılı Kanunla değişik 323.maddesinde, ticari ve zirai kazancın elde
edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla dava ve icra
safhasında bulunan alacakların şüpheli alacak olduğu, bu alacaklar
için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrıla-
bileceğinin kabul edildiği, madde hükmüne göre bir alacağın şüpheli
addedilmesi için bu alacağın ticari ilişki ile ilgili olması ve ticari
kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesine ilişkin bulunması gerek-
tiği, Mahkemelerinin ara kararları üzerine getirtilen defter ve belge-
lerin incelenmesinden Davacı Şirketin bedelini şüpheli alacak olarak
karşılık ayırdığı iki faturayı kendi adına kestiği komisyon faturasına
karşı cari hesap yolu ile malını komisyoncu sıfatıyla sattığı Kaleli
Sanayi ve Ticaret A.Ş.ne ödediği, ancak alıcı Maltepe İplik Fabrikası
A.Ş.den fatura bedelini tahsil edemediği, iki fatura tutarı olup Malte
pe İplik Fabrikası a.Ş.den alınan ... liralık senetlerin tahsili için
İcra Memurluğunun dosyasında takibata geçildiği, Adıgeçen borçlu şir-
ketin iflası üzerine takibin İflas Memurluğu dosyasına aktarıldığı,
tarh döneminde hiçbir tahsilatın yapılmadığının anlaşıldığı, bu durum-
da Davacı tarafından komisyoncu faturası ile satılan mal bedelleri mü-
vekkili firmaya ödendiği halde alıcısının iflası nedeniyle tahsil
edememesi nedeniyle tamamen ticari ilişki çerçevesinde ticari kazancın
elde edilmesine yönelik olarak oluşan bu alacağın tahsil edilememesi
sebebiyle şüpheli alacak olarak karşılık ayrılmasında Vergi Usul Kanu-
nunun 323.maddesine aykırılık görülmediği; Borçlar Kanununa göre alım
satım işlerinde komisyoncunun ücret mukabilinde kendi namına ve müvek-
kili hesabına kıymetli evrak ve menkul eşya alım satımını derihte eden
kimse olduğu, selahiyeti hilafına komisyoncunun veresiye mal satması
müstesna olmak üzere, komisyoncunun ifa muamelesinde bulunduğu kimse-
lerin borçlarından dolayı müvekkiline karşı sorumlu olmadığı, şu kadar
ki anlaşma veya ticari teamül mevcut olduğu halde komisyoncunun müte-
selsil kefil gibi üçüncü şahısların borçlarından dolayı mesul olacağı-
nın kabul edildiği, nitekim dava dosyasında bulunan İzmir Ticaret Bor-
sası Başkanlığının yasasında da borsa üyelerinin firmaları adına alım
satım yaptıkları gibi zaman zaman başka firmalar içinde komisyoncu sı-
fatıyla alım satımlara tavazsut ettikleri, komisyoncunun malın tesli-
mi, tesellümü ile bedelinin ödenmesi gibi hertürlü sorumluluğu taşıdı-
ğının örf ve adetten olduğu bildirildiği gibi Mahkemelerince yapılan
incelemede Davacı şirketin borsa *yesi olduğunun anlaşıldığı, bu çer-
çevede hareket eden Davacının giriştiği ticari ilişki sonucu oluşan ve
şüpheli hale gelen alacak için karşılık ayırmasında bu yönden de Kanu-
na aykırılık bulunmadığı, davaya konu edilmeyen matrah farkı ile Mah-
kemelerince onaylanan matrah farkı toplamı mükellef şirketin beyan et-
tiği kazancın % 10 unu aşmaması ve kasten vergi ziyaına sebeb olundu-
ğunun da kanıtlanamaması nedeniyle kaçakçılık değil kusur cezası ke-
silmesi gerektiği gerekçesiylr ... liralık matrah farkına göre kusur
cezalı olarak tadilen onayan Vergi Mahkemesi kararının bozulması iste-
minden ibarettir.
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Ver
gi Mahkemesi kararının, depo giderleri ile klima cihazının montajı i-
çin yapılan giderlerle ilgili kısmı aynı gerekçe ve nedenlerle Daire-
mizce de uygun görülmüş olup mükellef temyiz istemine ilişkin dilekçe-
de ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bu kısmının bozulmasını
sağlayacak durumda bulunmadığından bu kısma yönelik temyiz isteminin
reddine ve kararın bu kısmının onanmasına;
Vergi Dairesi Müdürlüğünün temyiz istemine gelince:
Kurumlar Vergisi Kanununun 15.maddesinin 6.bendinde, bu kanuna göre
hesaplanan Kurumlar Vergisi ile hertürlü para cezaları, vergi cezaları
ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre ö-
denen cezalar, gecikme zamları ve faizlerin kurum kazancının tesbitin-
de kabul edilmeyen indirimlerden olduğu, Ticaret ve Sanayi Odaları ile
ilgili 5590 sayılı Kanunun 25.maddesinin son fıkrasında, odalara kanun
da belirtilen müddetler içinde ödenmeyen kayıt ücreti ve yıllık aidat-
lar için 6183 sayılı Kanun uyarınca yürürlükte bulunan oranlarda gecik
me zammı tahakkuk ettirilerek kayıt ücreti veya yıllık aidat ile bir-
likte tahül olunacağı açıklanmış olup, Davacı şirket tarafından Ege
Bölgesi Sanayi Odasına yıllık aidatın geç ödenmesi nedeniyle hesapla-
nıp ödenen gecikme zammının 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre ödenen
gecikme zammı olması nedeniyle gider olarak yazılmasında Kanuna uyar-
lık bulunmadığından kararın aksine verilen bu hüküm fıkrasında isabet
görülmemiştir.
Diğer taraftan; dosyanın incelenmesinden yükümlü şirketin komisyoncu
sıfatıyla aynı zamanda kendi ortağı olan Kaleli Tarım Ürünleri Tarım
Makinaları ve Ticaret A.Ş.nin pamuklarını, kendi satış faturaları ile
sattığı, bu satışlara ilişkin faturalara, diğerlerinden ayırmak için
ve komisyoncu sıfatıyla satıldığını belirlemek için "K" rumuzunun ya-
zıldığı, inceleme elemanınca Kaleli A.Ş. ile yükümlü kurum arasında
komisyon ilişkisinin şekil ve şartlarını ve yükümlü kurumun komisyoncu
sıfatıyla açıkça kefaletini ve mesuliyetini düzenleyen herhangi bir
yazılı belgenin bulunmadığının saptandığı, "K" rumuzu ile yazılan fa-
turaların pamuk emtia hesabına geçirilmeyip, komisyon faaliyetinden
elde edilen ... liranın komisyon ücreti olarak komisyon hesabına kay-
dedildiği, pamuk alıcısı Maltepe İplik Fabrikası A.Ş.den tahsil edile-
meyen ... liranın şüpheli hale gelmesi nedeniyle Davacı tarafından şüp
heli alacak karşılığı ayrıldığı anlaşılmaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 2365 sayılı Kanunla değişik 323.madde-
sinde, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile
ilgili olmak şartıyla dava ve icra safhasında bulunan alacakların şüp-
heli alacak olduğu, bu alacaklar için değerleme gününün tasarruf değe-
rine göre pasifte karşılık ayrılabileceği açıklanmış bulunmaktadır.
Madde hükmüne göre bir alacağın ş*pheli alacak olarak kabulü için,
alacağın iş ve işletme ile ilgili olması, ticari veya zirai işletme
sahibinin alacağının karın teşekkülüne etki etmesi veya genel olarak
faaliyetin bormal icapları dahilinde teşekkül etmesi ve bu alacağın
maddede öngörüldÜğü şekilde şüpheli hale gelmesi gerekmektedir.
Borçlar Kanununda, alım satım işlerinde komisyoncunun, ücret mukabilin
de kendi namına ve müvekkili hesabına kıymetli evrak ve menkul eşya
alım ve satımı deruhde eden kimse olduğu, selahiyeti hilafına komisyon
cunun veresiye mal satması müstesna olmak üzere komisyoncunun ifa mua-
melesinde bulunduğu kimselerin borçlarından dolayı müvekkiline karşı
sorumlu olmadığı, ancak sarahaten kefil veya mesuliyeti mutearif olun-
ca mesul olacağı açıklanmış bulunmaktadır.
Uyuşmazlık konusu olayda bu açıklamalar karşısında, komisyoncu sıfa-
tıyla Kaleli A.Ş. hesabına Maltepe İplik Fabrikası A.Ş.ne satılan pa-
muğun bedellerinin ödenmemesinden dolayı Davacı Şirketin sorumlu olma-
sı mümkün bulunmadığı gibi, pamuk bedellerinin ödenmemesinden doğan
zararın da yükümlü kurumla bir ilgisi bulunmadığından, Mahkemece yü-
kümlü şirket tarafından komisyoncu faturası ile satılan mal bedelleri-
nin müvekkil firmaya ödendiği, ancak alıcısının iflası dolayısıyla ta-
hül edememesi nedeniyle tamamen ticari ilişkiler çerçevesinde ticari
kazancın elde edilmesine yönelik olarak oluşan alacağın icra aşamasın-
da bulunmasından dolayı şüpheli alacak olarak nitelendirilip karşılık
ayrılmasında yasaya aykırılık görülmediği gerekçesiyle bu matrah far-
kının terkini yolunda karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Ayrıca, her ne kadar Vergi Mahkemesince, İzmir Ticaret Borsası Başkan-
lığının 30.9.1987 gün ve 1577 sayılı yazısında borsa üyelerinin komis-
yonculuk sıfatıyla alım-satımlara tavazsut ettikleri halde malın tes-
limi, tesellümü ile bedelinin ödenmesi gibi hertürlü sorumluluğu taşı-
dığının örf ve adetten olduğu, Davacının da borsa üyesi olması nede-
niyle bu çerçevede giriştiği ticari işlem sonucu oluşan ve şüpheli ha-
le gelen alacağı için karşılık ayırmasında bu yönden de Kanuna aykırı-
lık bulunmadığı belirtilmekte ise de, Davacı Şirketin olaydaki uyuşmaz
lığa konu komisyonculuk faaliyeti borsada yapılan komisyonculuk faali-
yeti ile ilgili olmadığından, Mahkemenin bu gerekçesinde de isabet gö-
rülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Vergi Dairesi Müdürlüğü temyiz isteminin kabulü
ile Vergi Mahkemesi kararının, Ege Bölgesi Sanayi Odasına ödenen gecik
me zammına ve komisyoncu sıfatıyla satılan emtiayla ilgili olarak ay-
rılan şüpheli alacağa ilişkin hüküm fıkralarının bozulmasına karar
verildi.
(MT/SE)
|