LİMİTED ŞİRKET ORTAĞININ HİSSESİNİ DEVRETTİKTEN SONRA 6183 SAYILI YASANIN 35.MADDESİ GEREĞİNCEa TAKİP EDİLEMEYECEĞİ HK.
Temyiz Eden : ...
Karşı Taraf : Mal Müdürlüğü
İstemin Özeti : ... Limited Şirketinin ödenmeyen vergi borçlarının tahsili amacıyla şirket ortağı ve müdürü sıfatıyla davacı adına ödeme emri düzenlenmiştir.
Davayı inceleyen ... Vergi Mahkemesi ... günlü ve ... sayılı kararıyla; limited şirketlerde kanuni temsilcilerin kendilerine düşen vergisel ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden şirketten tahsil olanağı kalmadığı saptanan kamu alacağının tamamının ödenmesinden sorumlu olacakları ve kamu alacağının tahsili amacıyla kanuni temsilcilerin mal varlığına gidilebileceği, olayda, yasal süresinde ödenmeyen ve yapılan araştırma sonucu şirket tüzel kişiliğinin mal varlığından tahsil olanağı kalmadığı saptanan kamu alacağı için, uyuşmazlık döneminde şirket müdürü ve ortağı olan davacı adına ödeme emri düzenlenmesinin yasal olduğu gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Yükümlünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Yedinci Dairesi 19.6.2000 günlü ve E:2000/910, K:2000/2026 sayılı kararıyla; 213 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi ve 6183 sayılı Kanunun Mükerrer 35 inci maddesi ile bu maddenin gerekçesinin birlikte incelenmesinden, Vergi Usul Kanunu kapsamına giren vergi ve buna bağlı alacakların ödenmesinden, Vergi Usul Kanunu'nun 10 uncu maddesi uyarınca sorumlu olan kanuni temsilcilerin, diğer amme alacaklarının ödenmesinden de, 6183 sayılı Kanunun Mükerrer 35 inci maddesi uyarınca sorumlu olacakları sonucuna ulaşıldığı, Vergi Usul Kanununun 10 uncu maddesinin 2 nci fıkrasının vergi ve buna bağlı alacaklarla ilgili özel kuralı karşısında vergi ve buna bağlı alacaklarda Mükerrer 35 inci maddenin uygulanma olanağı bulunmadığı, şirketin ödenmeyen ve şirketten tahsil imkanı kalmayan vergi borçlarının 6183 sayılı Yasanın Mükerrer 35 inci maddesi uyarınca davacıdan istenmesinin mümkün olmadığı, ayrıca, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre ortaklık payı ile sorumlu olan limited şirket ortaklarının, ortaklık paylarını devretmeleri halinde şirketin borçlarından dolayı sorumluluklarına gidilemeyeceğinden, borçlu şirketteki hissesini 8.1.1998 tarihinde devrettiği anlaşılan davacının, bu tarihten önceki şirket borçları için 6183 sayılı Kanunun limited şirketlerin kamu borçları dolayısıyla, ortakların sorumluluğunu düzenleyen 35 inci maddesi uyarınca takibinin mümkün olmadığı gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan ... Vergi Mahkemesi ... günlü ve... sayılı kararıyla, ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye ek olarak ödeme emrinde davacının adının bulunduğu şerh'te bahsedilen 405 Seri Nolu Tahsilat Genel Tebliğinin 6183 sayılı Yasanın Mükerrer 35 inci maddesini açıklayan bir tebliğ olmayıp, 35 inci maddede 4369 sayılı Kanunla yapılan değişikliklere ilişkin açıklamaları içeren tebliğ olması, ayrıca idarenin savunmasında anılan tebliğ uyarınca ve 6183 sayılı Yasanın 55 ve 58 inci maddelerinden söz edilmesi ve davacının savunmaya cevabında Vergi Usul Kanunu'nun 10 uncu maddesine göre ve 6183 sayılı Yasanın 35 inci maddesi uyarınca düzenlenen ödeme emirlerinin iptalini istemesi karşısında dava konusu ödeme emrinin Vergi Usul Kanunu'nun 10 uncu maddesi gereğince düzenlendiğinin açık olduğu gerekçesiyle ilk kararında ısrar etmiştir.
Davacı ödeme emrinin yasaya uygun bulunmadığını ileri sürerek ısrar kararının bozulmasını istemiştir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Gülsen BİŞKİN'in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar vergi mahkemesi ısrar kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Bilgin ARISAN'ın Düşüncesi : Mükellef şirketin ödenmeyen 1996 yılı kaçakçılık cezalı katma değer vergisi ve gecikme zammı borcu için şirketin o tarihteki ortağı ve müdürü olan davacı adına tanzim ve tebliğ edilen ödeme emri aleyhine açılan davayı red eden ... inci Vergi Mahkemesi kararını bozan Danıştay 7 inci Dairesi kararına uymayarak ilk kararında ısrar eden ... inci Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması talep edilmektedir.
Dosyada mevcut dava konusu ödeme emri fotokopisinde sarahaten görüldüğü şekilde iptali talep edilen ödeme emri 405 seri nolu Tahsilat Genel Tebliğine istinaden tanzim ve tebliğ edilmiştir.
405 seri nolu Tahsilat Genel Tebliği 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun "Limited Şirketlerin Amme Borçları" başlıklı 35inci maddesinde 4369 sayılı Kanunla yapılan değişikliklere ilişkin açıklamalar için çıkarılmış bir tebliğdir. Bu durumda dava konusu ödeme emrinin 6183 sayılı Kanunun "Limited Şirketlerin Amme Borçları" başlıklı 4369 sayılı Kanunla değişik 35 inci maddesine istinaden tanzim edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda mevzuata göre hukuki durumu tesbit etmek gerekir.
1- Dava konusu ödeme emrinin mesnedi olan 6183 sayılı Kanunun 4369 sayılı Kanunla değişik 35 inci maddesi "Limited şirketlerden tahsil imkanı bulunmayan amme alacaklarının sermaye hisseleri oranında şirket ortaklarının sorumlu olup takibe tabi tutulacağı"nı amir bulunmaktadır. 6183 sayılı Kanun'un 35 inci maddesinin bu hükmü Türk Ticaret Kanunu'nun 532 inci maddesi hükmüne paralel hüküm koymuştur.
2- 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun Ortakların Mesuliyeti başlıklı 532 inci maddesi de "Limited şirket ortaklarının sermaye koyma borçlarını yerinegetirdikleri nisbette mesuliyetten kurtulacağı" hükmünü koymuştur.
Diğer bir deyişle limited şirketin borçlarından şirket ortakları taahüt ettikleri sermaye kadar sorumludur.
Bu iki kanun maddesi de limited şirketin borçlarından sadece şirket ortaklarının sorumluluğunu düzenlemektedir.
Görüldüğü gibi limited şirket ortaklarının bu mesuliyeti de ortakların şirkete koydukları sermaye kadardır. Yani taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlıdır. Taahhüt ettikleri sermayeyi ödemişlerse ortakların bu iki maddeye göre başka sorumlulukları yoktur.
213 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi ile 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesinin ise yukarıda sayılan limited şirket ortakları sorumluluğu ile hiç bir ilgisi yoktur. 213 sayılı Kanunun 10 uncu maddesi ile 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesi "şirket borçlarından kanuni temsilcilerinin sorumluluğunu" düzenler.
3- 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10 uncu maddesinin 3505 sayılı Kanunla değişik 2 inci fıkrası "şirketlerin vergi borçlarının bu şirket kanuni temsilcilerinin görevlerini yerine getirmemeleri sebebi ile o şirketten tahsil edilemez ise görevini yerine getirmeyen kanuni temsilciden tahsil edileceği"ni amir bulunmaktadır.
4- 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 4108 sayılı Kanunla eklenen mükerrer 35 inci maddesi ise Danıştay 7 inci Dairesi kararında belirtildiği şekilde "şirketlerin vergi borcu dışında kalan diğer amme borçlarının o şirketin görevlerini yerine getirmeyen kanuni temsilcisinden tahsil edileceğini" hükme bağlamaktadır.
Yukarıda ayrıntıları ile açıklandığı şekilde dava konusu ödeme emri 405 sayılı Tahsilat Genel Tebliğine istinaden yani 6183 sayılı Kanunun "limited şirket borcu için limited şirket ortağı" adına düzenlenmiştir. Ancak gerek mezkur 35 inci madde gerekse Türk Ticaret Kanununun 532 inci maddesi gereğince limited şirket ortağının bu sorumluluğu taahüt ettiği sermeye kadardır. Eğer limited şirket ortağı taahhüt ettiği bu sermayenin tamamını ödemişse başka bir mesuliyeti yoktur. Bu sebeple ona limited şirkete taahhüt ederek ödemiş olduğu sermaye dışında bir sorumluluğu olmadığı için ödeme emri tebliğ edilemez. Kanuna aykırı olarak tebliğ edilen ödeme emrinin iptali gerekir.
Dava konusu ödeme emri üzerinde yazılı olduğu gibi 405 sayılı Tahsilat Genel Tebliğine göre yani 6183 sayılı Kanunun 35 inci maddesine göre değil de213 sayılı Kanun'un 10 uncu maddesine veya 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesine istinaden şirket kanuni temsilcisi adına hazırlanmışsa yine iptali gerekir. Çünki Danıştay 7 inci Dairesi kararında belirtildiği gibi davacı eski yönetici, mükellef şirketin kanuni temsilciliğinden 8.1.1998 tarihinde ayrıldığından ödeme emrinin yeni kanuni temsilci adına tanzim ve tebliğ edilmesi gerekir. Kaldıki böyle bir durumun söz konusu olmadığı zaten ödeme emri üzerindeki meşruhattan anlaşılmaktadır.
Açıklanan sebeplerle 6183 sayılı Kanunun 35 inci maddesine istinaden limited şirket ortağı sıfatı ile şirket ortağı olmayan davacıya tebliğ edilen ödeme emrinin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanunun 58 inci maddesi 1 inci fıkrası gereğince iptali gerekirken aksine verilen ... Vergi Mahkemesi ısrar kararının bozulması gerekeceği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
... Limited Şirketinin ödenmeyen 1996 yılı Ocak-Şubat dönemi katma değer vergisi borçlarının tahsili amacıyla, şirket ortağı ve müdürü sıfatıyla "405 Seri Nolu Tahsilat Genel Tebliği uyarınca" şerhi düşülerek davacıya tebliğ edilen ödeme emirlerine karşı açılan davayı reddeden vergi mahkemesi ısrar kararı temyiz edilmiştir.
Dava konusu ödeme emirlerinin üzerindeki şerhte belirtilen 405 sayılı Tahsilat Genel Tebliği, 6183 sayılı Yasanın 35 inci maddesinde 4369 sayılı Yasayla yapılan değişiklikleri açıklamak amacıyla yayımlanmıştır. Anılan tebliğin 1.3 işaretli Yürürlük maddesinde de 29.7.1998 tarihinden sonraki dönemlere ait olan amme alacaklarının limited şirketten tahsil imkanı bulunmaması halinde bu tebliğde açıklanan esaslara göre ortaklardan takip ve tahsil edileceği belirtilmiştir.
6183 sayılı Yasanın 35 inci maddesinin uyuşmazlık döneminde yürürlükte olan şeklinde "limited ortaklıkların ödenmeyen ve tahsil imkanı bulunmayan amme borçlarından dolayı ortaklar vazettikleri veya vaz'ını taahhüt eyledikleri sermaye miktarından doğrudan doğruya mesul ve bu kanun hükümleri gereğince takibata tabi tutulurlar" kuralı yer almaktadır.
Ancak, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre ortaklık payı ile sorumlu olan limited şirket ortaklarının, ortaklık paylarını devretmeleri halinde şirketin borçlarından dolayı sorumlulukları kalmayacağından, şirketteki hissesini 8.1.1998 tarihinde devrettiği anlaşılan davacının bu tarihten önceki şirke borçları için, 6183 sayılı Kanunun limited şirketlerin kamu borçları dolayısıyla ortakların sorumluluğunu düzenleyen 35 inci maddesi uyarınca takibi olanaklı değildir.
Ödeme emirlerinin 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 10 uncu maddesi gereğince düzenlendiğinin kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen ısrar kararında yasal isabet görülmemiştir.
Bu nedenlerle temyiz isteminin kabulüne ... Vergi Mahkemesinin ... günlü ve ... sayılı ısrar kararının bozulmasına 23.3.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.
BŞ/ÖEK
|