22.5.1991 TARİHİNDE İFLASINA KARAR VERİLEN DAVACI ŞİRKETİN 26.9.1991-
22.4.1994 TARİHLERİ ARASINDAKİ TASFİYE DÖNEMİ KARININ HESAPLAMASINDA
31.12.1990 TARİHLİ BİLANÇODA YER ALAN ŞİRKET ALACAĞININ DA DİKKATE A-
LINMASI GEREKTİĞİ HK.
... Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin tasfiye döne-
mi işlemlerinin incelenmesi sonucu, ... tarihli bilanço ile tasfiye
dönemi için zarar beyan edildiği, ancak ... tarihli bilançoda yer alan
... hesabındaki şirket alacağının tasfiye dönemi başı şirket karı ola-
rak dikkate alınması durumunda şirketin karlı olduğu ileri sürülerek
iflas memuru olan davacılar adına sorumlu sıfatıyla 1994 yılı için re-
sen kurumlar vergisi salınmış, fon hesaplanmış, kaçakçılık cezaları
kesilmiştir. ... Vergi Mahkemesi, ... günlü ve 1998/24 sayılı kararıy-
la; şirketin ... tarihinde iflasına karar verildiği, ... tarihinde ya-
pılan 1. alacaklılar toplantısında iflas masası memurlarının seçildi-
ği, ... tarihinde iflasın sonuçlandığı, işlemlerin incelenmesi netice-
si ... tarihli inceleme raporunun düzenlendiği, davacıların 5422 sayı-
lı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 35 inci maddesi uyarınca iflasın kapan-
dığı tarihten itibaren bir ay içinde vergi incelemesine başlanılmaması
nedeniyle tarhiyatın yasal olmadığı yolundaki iddialarının asılsız bu-
lunduğu, zira davacıların 27.4.1994 tarihli dilekçe ekinde beyanname-
lerini vermekle birlikte işlemlerin incelenmesine ilişkin talepte bu-
lunmadıklarının anlaşıldığı, Türk Ticaret Kanunu'nun 437 nci maddesin-
de anonim şirketlerin iflası halinde tasfiyenin iflas idaresi tarafın-
dan İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yapılacağı, İcra ve İflas
Kanunu'nun 223 üncü maddesinde iflasına karar verilen müflisin tasfi-
yesinin iflas idaresince yapılacağı, 226 ncı maddesinde ise iflas ma-
sasının kanuni mümessilinin iflas idaresi olduğu, 5422 sayılı Kurumlar
Vergisi Kanunu'nun 30 uncu maddesinde tasfiye halindeki kurumların
vergilendirilmesinde hesap dönemi yerine tasfiye döneminin kaim olaca-
ğı, 31 inci maddede tasfiye beyannamesinin tasfiye memurlarınca tasfi-
ye döneminin sonundan itibaren 21 inci maddede yazılı süreler içinde
verileceği, 34 üncü maddede tasfiye memurlarının kurumun tahakkuk et-
miş vergileri ile tasfiye beyannamelerine göre hesaplanan vergileri ö-
demeden veyahut bu vergilerle diğer itirazlı tarhiyat için karşılık
ayırmadan İcra ve İflas Kanunu'nun 206 ncı maddesinin 6 ncı sırasında
yazılı alacaklılara ödeme ve paylaştırma yapamayacakları, aksi takdir-
de bu vergilerin asıl ve zamlarından ve vergi cezalarından şahsen ve
müteselsilen sorumlu olacakları, davacı şirketin tasfiye dönemlerine
ilişkin defter ve belgelerinin mahkemelerince incelenmesinden birinci
ve dördüncü tasfiye dönemleri defterlerinin tasdik ettirilmediği, ay-
rıca ... tarihli bilançodan şirketin ...'dan alacağının olduğu, 1991
ve 1992 yıllarına ilişkin defterlerde hiçbir kaydın bulunmadığı, ...
tarihli bilançoda söz konusu alacakla ilgili kaydın yer almadığının
anlaşıldığı, bu durumda yapılan tarhiyatın yasal bulunduğu, Türk Tica-
ret Kanunu ile İcra ve İflas Kanunu'nun ilgili hükümleri uyarınca ano-
nim şirketlerin iflası halinde tasfiyenin iflas idaresi tarafından ya-
pılacağı, tasfiye memurlarının iflas idaresi üyesi oldukları, bu konu-
daki Türk Ticaret Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu'ndaki hükümlerin
genel nitelikte olduğu ve İcra İflas Kanunu'na göre yapılan tasfiye-
lerde görevli iflas idaresi memurları için herhangi bir ayrım yapılma-
dığı, beyannamenin verilmemesi ve hesaplanması gereken verginin öden-
memesi halinde iflas idaresi üyesi olan davacıların müteselsil sorum-
luluğuna dayanarak vergi sorumlusu sıfatıyla yapılan tarhiyatın isa-
betli görüldüğü gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Davacılar, şirket
hakkında verilen iflas kararı doğrultusunda ... tarihinde şirkete ait
Çeltik Fabrikasında mevcut mal varlığının tespit edildiğini, ... İcra
Müdürlüğünce ... tarihinde kendilerinin göreve başlamasıyla birlikte
sadece Çeltik Fabrikası ve taşınmaz aksamına ilişkin defterin teslim
edildiği ve bunların paraya çevrilmesi işlemlerinin yapıldığını, tas-
fiye karı hesaplanırken tasfiye dönemi ve başındaki özsermayelerin mu-
kayesesinin yapılması gerektiğini, tasfiye döneminden önce işletme sa-
hibi tarafından çekilen değerlerin sanki tasfiye döneminde çekilmişce-
sine tasfiye karına eklenmesinin yanlış olduğunu ileri sürmekte, kara-
rın bozulmasını istemektedirler.
Davacılar, şirketin iflasına ... tarihinde karar verildiği, if-
las memuru sıfatıyla kendilerinin ... tarihinde göreve başladıkları,
dolayısıyla iflas tarihi ile birinci alacaklılar toplantısının yapıl-
masına kadar geçen sürede iflas işlemlerinin iflas dairesince sürdü-
rüldüğünü ve sorumluluğun iflas dairesine ait olduğunu belirtmişler-
dir. Matrah farkının bulunmasına neden olan ve 31.12.1990 tarihli bi-
lançoda gözüken müflis şirketin, ortaklarından Hüseyin Kolanlarlı'dan
olan alacağının bu dönemde tahsil edildiği yolunda herhangi bir iddia
öne sürülmemiştir. Alacağın gerçekte var olmayan bir alacak olduğu,
zira şirketin kurucu ortağı olan Hüseyin Kolanlarlı'nın muhasebe sis-
temine uygun olmaksızın kasa/cari hesabı kullandığı ve bunun belgesiz
olduğu açıklanmıştır. Alacağa ilişkin muhasebe kayıtlarının, muhasebe
tekniğine uygun olmaması, ... tarihli şirket bilançosunda bu alacağın
gözükmesi gerçeğini değiştirmemektedir. İcra ve İflas Kanunu'nun 228
ve 229 uncu maddelerinde belirtildiği üzere iflas idaresinin masanın
aktifini arttırıcı işlemlerde bulunması, masa alacaklarını tahsil et-
mesi gerekmektedir. Bu itibarla vergi aslına ilişkin olarak ileri sü-
rülen iddialar mahkeme kararını kusurlandırıcı nitelikte görülmemiş-
tir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 344 üncü maddesinde, kaçakçı-
lık suçu mükellef veya sorumlu tarafından kasden vergi ziyaına sebebi-
yet verilmesi olarak tanımlanmış olup, hangi durumlarda vergi ziyaına
sebep olunduğunun kabul edileceği altı bent halinde sayılmıştır. Ola-
yın niteliği ve matrah farkının bulunuş şekli dikkate alındığında,
vergi ziyaına sebebiyet verilen eylemi kaçakçılık olarak nitelemek
mümkün olmadığından kaçakçılık suçunun kusur cezasına çevrilmesi ge-
rekmektedir.
3824 sayılı Bazı Vergi Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hak-
kında Kanun'un "Gelir ve Kurumlar Vergileri Üzerinden Alınan Fonların
Birleştirilmesine İlişkin Hükümler" başlıklı 18 inci maddesinin 1 inci
fıkrasında 5 bent halinde gösterilen gerçek kişi ve kurumların gelir
veya kurumlar vergilerinin % 10'u oranında ayrıca fon payı ödeyecekle-
ri, 19 uncu maddenin 2 nci fıkrasında yıllık, münferit ve özel beyan-
name veren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, beyannamelerinde
hesaplayacakları fon payının ilgili gelir veya kurumlar vergilerinin
ödeme süreleri içinde ödeneceği öngörülmüştür.
Bu durumda yükümlülerin beyannamelerinde hesapladıkları vergi
üzerinden fon payı ödemeleri gerektiğinden, ikmalen ve re'sen yapıla-
cak tarhiyatlarda ayrıca fon hesaplanmasına olanak yoktur. Re'sen sa-
lınan kurumlar vergisi üzerinden hesaplanan fonlar ile bu fonlar üze-
rinden kesilen kaçakçılık cezasının kaldırılması istemini reddeden
mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır.
Bu nedenle, davacılar temyiz isteminin kısmen kabulüyle ...
Vergi Mahkemesi'nin ... günlü ve 1998/24 sayılı kararının vergi aslı
üzerinden kesilen kaçakçılık cezası ile fon payına ilişkin hüküm fık-
rasının bozulmasına, diğer temyiz iddialarının reddine karar verildi.
(MT/ES)
|