Dairesi
Menkul sermaye iratlarında, vergi tevkifatının mahsubunda, indirim uygulanması hk.
Karar No
0
Esas No
1999/334
Karar Tarihi
03-03-1999

Danıştay Dördüncü Daire

Menkul sermaye iratlarında, vergi tevkifatının mahsubunda, indirim uygulanması hk. İstemin Özeti: 22.01.1999 tarih ve 23588 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 220 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği'nin 3.4. 'Kesilen Vergilerin Mahsubu' başlığı altında yapılan düzenlemede yer alan 'indirim oranı uygulanan menkul sermaye iratlarının yıllık beyanname ile beyan edilmesi sırasında, sadece beyannamede gösterilen kısım üzerinden yapılan vergi kesintisinin mahsup ve iadesi yapılabilecektir. Başka bir ifadeyle, kazanç ve iradın indirim oranına isabet eden kısmı üzerinden yapılan vergi kesintisinin mahsup ve iade edilmemesi gerekmektedir.' bölümünün iptali istemiyle açılan dava sonuçlanıncaya kadar yürütmenin durdurulması isteminden ibarettir. Karar: Gelir Vergisi Kanunu'nun 121. maddesinde yıllık beyannamede gösterilen gelire dahil kazanç ve iratlardan bu Kanun'a göre kesilmiş bulunan vergilerin, beyanname üzerinden hesaplanan gelir vergisine mahsup edileceği belirtilmiştir. Sözü edilen Kanun'a, menkul sermaye iratlarının enflasyon gözönüne alınarak endekslenmesi ve böylece reel iradın vergilendirilmesinin sağlanması amacıyla, 3946 Sayılı Kanun'un 28. maddesiyle eklenen geçici 39. maddenin 5. fıkrasında, maddede belirlenen esaslara göre Maliye Bakanlığınca bulunacak indirim oranının, maddede belirlenen neviden elde edilen menkul sermaye iradına uygulanması sonucu ortaya çıkan kısminin 31.12.1999 tarihine kadar gelir vergisinden müstesna olduğu, bu istisnanın tevkif yoluyla kesilen vergiye şümulünün olmadığı hükme bağlanmıştır. Menkul sermaye iratlarının indirim oranı uygulanması suretiyle bulunan kısminin anılan Kanun hükmü gereğince gelir vergisinden istisna edildiği ve istisnaya isabet eden kısmın hesaplama tekniği gereği beyannamede gösterilmesine rağmen vergilenecek gelir olarak beyannamede yer almayacağı açıktır. Nitekim aynı konuya ilişkin olarak düzenlenen ve 01.01.1999 tarihinden itibaren devamlı hale getiren hüküm, 193 Sayılı Kanun metnine 'irat sayılmayan haller' başlığı altında alınmış ve 76, maddede yeniden düzenlenmiştir. Öte yandan bu istisnanın tevkif yoluyla kesilen vergiye şümulü olmadığı yolundaki düzenleme gözönüne alındığında bu kısımdan tevkif yoluyla kesilen verginin mutlaka alınmasının amaçlandığı sonucuna varılmaktadır. Bu durumda, istisna nedeniyle vergilenecek gelir arasında yer almayan meblağdan stopaj yoluyla kesilen vergilerin, gelire dahil edilerek beyan edilen meblağ üzerinden hesaplanan vergiden mahsubu yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, Kanun hükümlerine ve vergileme tekniğine uygun olarak yapılan ve 220 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği'nin 'Kesilen Vergilerin Mahsubu' başlığı altında yer alan düzenlemenin yürütülmesinin durdurulması isteminin reddine oyçokluğuyla karar verildi. AZLIK OYU: 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 86. maddesinin 1c ve d bentlerinde, tevkif yoluyla vergilendirilmiş bulunan ve gayri safi tutan 103. maddede yazılı tarifenin birinci ve ikinci gelir dilimlerinin yarışım aşmayan menkul sermaye iratlarının ayrı ayrı kendi içinde toplanarak yıllık beyannamede gösterilmesinin zorunlu olduğu açık şekilde düzenlenmiş olup, maddede stopajı yapılmış menkul sermaye iratları ile, stopajsız menkul sermaye iratlarının toplanabileceği yolunda bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Aynı Kanun'un 121. maddesinde ise, yıllık beyannamede gösterilen gelirler üzerinden kesilmiş bulunan vergilerin, beyannamede ortaya çıkan gelir vergisinden mahsup edileceği hükme bağlanmıştır. Buradaki beyannamede gösterilen gelirler (kazanç ve iratları) deyimi gelir unsurları itibariyle gelir türlerim ifade etmekte olup, bu gelirlerin beyanname üzerinde yer alan tutarları oranında mahsup edileceğin! belirtmemektedir. Diğer taraftan geçici 39. maddenin 5 no.lu fıkrasındaki 'bu istisnanın tevkif yoluyla kesilen vergiye şümulü yoktur.' ibaresi indirim oranına isabet eden kısmın nihai vergi olduğunu belirtmek için değil, vergi tevkifatı yapılmasını sağlamak amacıyla tedvin edilmiş olup, mahsubu mümkün olmayan stopajın Gelir Vergisi Kanunu'nun 94/6b maddesinde (i) ve (li) alt bentlerinde olduğu gibi açıkça belirtilmiş olması gerekir. Esasen istisnaya isabet eden gelir enflasyon etkisi ile anaparada meydana gelen aşınmayı göstermekle ve bu kısım vergisel anlamda gelir kabul edilmemekte böylece gelirin enflasyondan kaynaklanan fiktif kısmı vergi matrahı dışında bırakılmaktadır. Nitekim 4369 Sayılı Kanun'la Gelir Vergisi Kanunu'nun 76. maddesinde 'irat sayılmayan hal olarak düzenlenip devamlı bir mahiyet kazandıran indirim uygulamasının gerekçesinde aynen' faiz niteliğindeki menkul sermaye iratlarının reel değerlerinin tespit edilmesi ve bu reel değerlerin baz alınması mümkün bulunmuştur. Gelir Vergisi Kanunu'nun 94. maddesi uyarınca tevkifatlar yukarıda belirtilen menkul kıymet gelirlerinin tamamı üzerinden yapılacaktır. Yapılan tevkifat tutarları bu gelirlerin beyan edilmesi durumunda, beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup edilecektir.' denilmekte olup gerekçede açıkça ifade edilmiştir. Bütün bu nedenlerle dava konuşu tebliğin ilgili kısmı Kanunla açık şekilde tanınan indirim hakkının tebliğle ortadan kaldırılarak verginin kanuniliği ilkesine aykırı bir uygulamaya neden olduğundan dava sonuna kadar yürütmenin durdurulması gerekeceği oyu ile sayın çoğunluk kararma katılmıyorum.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı