Danıştay Dördüncü Daire
İşletmelerin kullanmış oldukları yabancı kaynaklara ilişkin olarak düzenlenen belgelerde ayrıca gösterilmeyen finansman giderlerinin gider kısıtlamasına tabi tutulması, Gelir Vergisi Kanununun 41. maddesinin 8. bendinde öngörülmediği gibi, bu konuda Maliye Bakanlığı'na tanınan yetki de, kanunu aşan ölçüde bir düzenleme yapılmasına imkan verecek nitelikte değildir. İstemin Özeti: 06.12.1996 günlü ve 22839 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 54 Seri Numaralı Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin iptali dileğiyle açılan dava sonuçlanıncaya kadar yürütmenin durdurulmasından ibarettir. Karar: Davacının, Gelir Vergisi Kanununun 41/8 ve Kurumlar Vergisi Kanununun 15/13. maddelerinin Anayasaya aykırı olduğu .iddiası, işin esası görüşülürken karar bağlanmak üzere, bu aşamada incelenmiştir. 54 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin dava konusu edilen bölümleri, davacı şirketin hukukunu etkileyen yeni hükümler öngörmesi nedeniyle idari dava konusu teşkil edebileceğinden, aksi yöndeki savunma yerinde görülmemiştir. 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15. maddesinin 13. bendi île göndermede bulunan 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 41. maddesinin 8. bendinde 'Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre, dönem sonu stoklarım son giren ilk çıkar yöntemine göre değerleyen veya amortismana tabi iktisadi kıymetlerini yeniden değerlemeye tabi tutanların, işletmede kullandıkları yabancı kaynaklara ilişkin faiz, komisyon, vade farkı, kar payı, kur farkı ve benzeri adlar altında yaptıkları giderler veya maliyet unsurları toplamına (yatırım maliyetine eklenenler hariç) aşağıdaki indirim oranının uygulanması suretiyle bulunacak kısmın %25'inin 'gider olarak kabul edilmeyeceği belirtilmektedir. 54 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin B bölümünün ilk paragrafında 'işletmelerin kullanmış oldukları yabancı kaynaklara ilişkin olarak düzenlenen belgelerde, ayrıca gösterilsin veya gösterilmesin, yabancı kaynağın kullanım süresine bağlı olarak doğan her türlü faiz, komisyon, vade farkı, kar payı, kur farkı, factoring kuruluşlarına verilen iskonto bedelleri ve benzeri adlar altında yapılmış olan giderler ve maliyet unsurlarının gider kısıtlamasına konu olacağı' açıklanmıştır, işletmelerin kullanmış oldukları yabancı kaynaklara ilişkin olarak düzenlenen belgelerde ayrıca gösterilmeyen yabancı kaynaklara ilişkin finansman giderlerinin gider kısıtlamasına tabi tutulması, Gelir Vergisi Kanununun 41. maddesinin 8. bendinde öngörülmediği gibi, bu konuda Maliye Bakanlığı'na tanınan yetki de, kanunu aşan ölçüde bir düzenleme yapılmasına imkan verecek nitelikte değildir. 54 Sayılı Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin B bölümünün 4. paragrafında yer alan dava konusu '275. madde hükmüne göre genel idare giderlerinden mamul maliyetine pay verilmesinin mükellefin ihtiyarına bırakılmıştır. Bu seçimlik hakkın maliyetlere pay vermemek ve doğrudan gider yazmak suretiyle kullanılması halinde, gider yazılan tutar gider kısıtlamasına girecektir' yolundaki düzenleme 55 Sayılı Tebliğle değişik biçimde yeniden düzenlenmiştir. Bu haliyle dava konusu edilen 54 Sayılı Tebliğ hükmünün uygulama olanağı kalmadığından, sözkonusu metin hakkında ayrıca karar verilmesine gerek bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, 54 Sayılı Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin B bölümünün ilk cümlesi ile C bölümünün 2. paragrafında yer alan ve dava konusu olan düzenlemenin yürütülmesinin teminat aranmaksızın durdurulmasına, B bölümünün 4. paragrafının son cümlesi ile yapılan düzenleme hakkında ayrıca karar verilmesine yer olmadığına, oybirliği ile karar verildi. 54 Sayılı Genel Tebliğinin C Bölümünün 2. paragrafında işletmede kullanılan yabancı kaynakların hangi yılda temin edildiğinin önem arz etmediği belirtilmiştir. İşletmede kullanılmak üzere alınan krediler için ödenen faiz, komisyon, vade farkı, kar payı,kur farkı gibi giderler, Gelir Vergisi Kanununun 40. maddesinin 1. bendi uyarınca ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel gider olarak hasılattan indirilmekteyken, 4108 Sayılı Kanunla 01.01.1996 tarihinden itibaren gider kısıtlaması kapsamına girmiş bulunmaktadır. Bu hükmün geriye dönük olarak uygulanması, önceki hukuki duruma göre fizibilitesin! yapmış ve buna göre borçlanmış işletmelerin, kanuna güven ve istikrar prensiplerine dayalı haklı beklentilerin! ortadan kaldıracağından, yabancı kaynakların hangi yılda temin edildiğinin önem arz etmeyeceği yolundaki düzenleme de yerinde görülmemiştir.