|
|
|
Dairesi
Altın alımsatım zararının nasıl kayda alınacağı hk.
|
|
Karar No
0
|
|
Esas No
0
|
|
Karar Tarihi
01-01-2000
|
|
|
T.C
İSTANBUL VALİLİĞİ
İl Defterdarlığı
Vasıtasız Vergiler Gelir Müdürlüğü
Sayı : B.07.4.DEF.0.34.11
Altın alımsatım zararının nasıl kayda alınacağı hk.
İLGİ : ....08.2003 tarihli dilekçeniz.
İlgide kayıtlı dilekçenizde, sürekli olarak işlenmiş altın alımsatımı ve imali işiyle iştigal ettiğinizi, ....04.2003 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 4842 sayılı Kanunun 5.maddesine eklenen fıkrada işlenmiş altın satışlarından elde edilen fiktif kazançların vergi dışı bırakılmasının amaçlandığı belirtilmiş olup, işlenmiş altın satışından oluşan zarar gerçek bir zarar olduğundan direkt olarak gider kaydedilip kaydedilemeyeceği hususu sorulmaktadır.
Bilindiği gibi 193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun Bilanço esasında ticari kazancın tespiti başlıklı 38.maddesinde; Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip ve sahiplerce;
1 İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir
2 İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.
Ticari kazancın bu suretle tesbit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu'nun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41.maddeleri hükümlerine uyulur, denilmiş olup,
...
Yine aynı maddenin (4842 sayılı kanunun 5.maddesiyle eklenen fıkra) (24.4.2003 tarihinden geçerli olmak üzere) son paragrafında, sürekli olarak işlenmiş altın alımsatımı ve imali ile iştigal eden mükellefler, altın satış tarihindeki İstanbul Altın Borsasında oluşan has altın değer ile satılan mamulün has altın maliyet bedeli arasında oluşan farkı, maliyet bedeline ilave ederler.
Söz konusu fark, bilançonun pasifinde özel bir fon hesabında izlenir. Bu fon, sermayeye ilave dışında herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği taktirde o yılın kazancına dahil edilerek vergiye tabi tutulur. Bu mükelleflerin kullandıkları yabancı kaynaklara ait gider ve maliyet unsurlarının sadece ilgili dönemde ayrılan fonu aşan kısmı gider kabul edilir.' hükmü yer almaktadır.
Buna göre; fiili alış maliyeti ile (satış tarihindeki) borsadaki has altın maliyeti arasında artış yönündeki farkın maliyetlere ilave edileceği ve pasifte fon hesabı oluşturulacağı belirtilmiştir.
Kanuni düzenlemedeki ifadeler incelendiğinde görüleceği gibi, işletme tarafından altın alışını müteakip altının fiyatının artacağı varsayılmıştır.
Ülkemizin uzun yıllar yüksek enflasyon ortamında olması nedeniyle altın fiyatlarının sürekli yükselmesi enflasyondan kaynaklanan fiyat farklarının vergilendirilmesini, diğer bir ifade ile sermaye üzerinden vergi alınması sonucunu doğurmuştur.
Bu düzenleme yukarda kısaca ifade edilen sakıncayı ortadan kaldırmak için getirilmiştir. Kanun gerekçesinde de bu görülmektedir.
Bu düzenleme öncesi alımsatım karzararı hesaplanırken fiili alış maliyeti esas alınıyordu. Esas olan bir malın gerçek alış maliyetidir. Yeni düzenleme ile, satış tarihine kadar has altın maliyetinde artış olması halinde; bu artışında alış maliyetine ilave edilmesi öngörülmüştür. Satış esnasında borsada alış maliyetinin altında bir maliyet oluşması halinde; satış karzararının hesaplanmasında borsadaki maliyet değil, gerçek alış maliyetinin esas alınması gerekir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.
*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.
|
|
ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi
|
|
Excel Dokümanı
|
|
|
|
|
|
|
|