|
|
Dairesi
Kurumların işyerlerinin ve faaliyetlerinin tamamen terk edildiği, ortaklarının dağılmış olduğu ve bu suretle nerede olduğu bilinemediği yapılan inceleme ve tahkikat sonucu sabit olduğu takdirde kayıtlarına terk keyfiyeti işaret edilmek suretiyle dosyalarının hıfza kaldırılması ve terk işareti verile
|
|
|
Karar No
0
|
|
|
Esas No
0
|
|
|
Karar Tarihi
01-01-2000
|
|
|
Maliye Bakanlığı Özelgesi
Tarih : 18.03.1984
Sayı : 22139
Kurumların işyerlerinin ve faaliyetlerinin tamamen terk edildiği, ortaklarının dağılmış olduğu ve bu suretle nerede olduğu bilinemediği yapılan inceleme ve tahkikat sonucu sabit olduğu takdirde kayıtlarına terk keyfiyeti işaret edilmek suretiyle dosyalarının hıfza kaldırılması ve terk işareti verilen mükelleflerden sonra yeniden faaliyete geçtikleri
veya tasfiyeye tabi tutuldukları öğrenilenlerin mükellefiyetlerinin yeniden ihdası yoluna gidilmesi gerekir.
Olayda, Kurumlar Vergisi Mükellefiyeti tesis ettirilen bazı mükelleflerin işyerlerini ve faaliyetlerini terk etmiş oldukları halde, vergi dairesine ve Ticaret sicili Memurluğuna bilgi vermemeleri nedeniyle, haklarında yıllarca süren takibat ve araştırmanın sonuçsuz kaldığı bildirilmektedir. Bu durumda olan mükelleflerin mükellefiyet kayıtlarının terkin edilip edilmeyeceği sorulmaktadır.
Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 161. maddesinde işi bırakmanın tarifi yapılmıştır. Bu madde hükmüne göre, vergiye tabi olmayı gerektiren muamelelerin tamamen durdurulması ve sona ermesi işi bırakmayı ifade etmektedir. Aynı Kanunun 162. maddesinde ise, tasfiye ve iflas hallerinde mükellefiyetin vergi île ilgili muamelelerin tamamen sona ermesine kadar devam edeceği ve bu hallerde tasfiye memurları veya iflas dairesinin, tasfiye veya iflas kararlarım ve tasfiyenin veya iflasın kapandığım vergi dairesine ayrı ayrı bildirmeye mecbur bulundukları hükme bağlanmış bulunmaktadır.
Diğer taraftan ticaret şirketlerinin fesih ve tasfiyeleri Türk Ticaret Kanunu’nunda düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu kanuna göre gerekli işlemler ifa olunmadan ve tasfiye veya iflasın sona erdiği tescil ve ilan edilmeden tasfiyenin sona erdiğinin kabul edilmesi dolayısıyla mükellefiyet kayıtlarının kapatılmasının doğru olmayacağı açıktır.
Ancak, faaliyetlerim uzun süreden beri bırakmış, ortakları dağılmış, ortaklığın feshine ve tasfiyesine tevessül edilmemiş, sorumlu ve muhatap tutulacak bir temsilci veya tasfiye memuru dahi bulunmayan şirketlerin mücerret fesih ve tasfiye hallerini tescil ve ilan ettirmemeleri nedeniyle mükellefiyetlerinin devam ettirilmesinde bir fayda sağlanamayacağı açıktır.
Bu durumdaki kurumların işyerlerinin ve faaliyetlerinin tamamen terk edildiği, ortaklarının dağılmış olduğu ve bu suretle nerede olduğu bilinemediği yapılan inceleme ve tahkikat sonucu sabit olduğu takdirde kayıtlama terk keyfiyeti işaret edilmek suretiyle dosyalarının hıfza kaldırılması ve terk işareti verilen mükelleflerden sonra yeniden faaliyete geçtikleri veya tasfiyeye tabi tutuldukları öğrenilenlerin mükellefiyetlerinin yeniden ihdası yoluna gidilmesi gerekir.
|
|