|
Dairesi
Beyannamenin önemi, mükellefin borcunu bizzat tespit edip, vergi idaresinin bilgisine sunmada aracı oluşudur. Vergisin! süreal içinde ödeyen ancak beyanname vermeyi geciktiren mükellef adına; kaçakçılık, ağır kusur ve kusur cezalarından biri kesilemez. Yalnızca usulsüzlük cezası kesilebilir.
|
|
Karar No
0
|
|
Esas No
0
|
|
Karar Tarihi
01-01-2000
|
|
|
Maliye Bakanlığı Özelgesi
Tarih : 17.06.1986
Sayı : 3/24460341143/37274
Beyannamenin önemi, mükellefin borcunu bizzat tespit edip, vergi idaresinin bilgisine sunmada aracı oluşudur. Vergisin! süreal içinde ödeyen ancak beyanname vermeyi geciktiren mükellef adına; kaçakçılık, ağır kusur ve kusur cezalarından biri kesilemez. Yalnızca usulsüzlük cezası kesilebilir.
iliniz Ulus Vergi Dairesi mükelleflerinden ..... Bankası T.A.Ş. ... Şubesi'nin Bakanlığımıza müracaatı nedeniyle alınan ilgide kayıtlı yazınız ve eklerinin incelenmesinden;
Adı geçen banka şubesince Mart 1986 dönemine ait banka ve sigorta muameleleri vergisi beyannamesinin adi posta ile Vergi Dairesi'ne gönderildiği ve süresinden sonra evrak kayıtlarına girdiği, ancak tahakkuk eden 1.677.561 lira banka ve sigorta muameleleri vergisinin süresinde 15.4.1986 tarihinde posta çeki ile ödendiği, bunun üzerine anılan banka şubesine verginin pişmanlık zammı ile birlikte tahakkuk ettirildiği, daha sonra şubenin beyannamesini süresince vermemesi nedeniyle bahse konu cezanın tahakkuk fişi ile gönderilmemesi gerektiği anlaşıldığından pişmanlık zammının terkin edildiği, mükellef adına da kaçakçılık cezası kesildiği ve dosyanın da Takdir Komisyonu'na gönderildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, 213 sayılı Vergi usul Kanunu'nun 341. maddesinde 'Vergi ziyaı, mükellef ve sorumluların vergilendirme ile ilgili ödevlerim zamanında yerine getirmemesi yüzünden verginin
zamanında tahakkuk ettirilmemesi veya eksik tahakkuk ettirilmesidir' şeklinde tanımlanmakta, her verginin tarh ve tahakkuk zamanı kendi kanunlarında belirlenmiş bulunmaktadır.
Görüleceği üzere verginin ödenecek safhaya gelmesi için önce tahakkuk etmesi gerekmekte/tahakkukun ise ya beyan üzerine kesilen tahakkuk fişi ile ya da ihbarname esasına göre yapılması lazım gelmektedir. Bunun dışında yapılan ödemeler ise kanunun aradığı anlamda bir ödeme kabul edilmemekte, emanet hesabında tutulmaktadır.
Olayda, anılan banka şubesinin Mart 1986 dönemine ilişkin muhtasar beyannamesini kanuni süresinde vermemiş olması nedeniyle, verginin geç tahakkukuna, dolayisyıla vergi ziyaına. sebebiyet verildiği açık ise de, mükellefin bir kamu kuruluşu olması ve beyanname gereğince ödenmesi gereken verginin kanuni süresi içerisinde posta çeki ile ödenmiş bulunması, beyanname verilmeme nedenim, borcun gizlenmesi veya mükellefiyetten kaçınma şeklinin dışına çıkarmaktadır.
Nitekim, boyana dayanan vergi sistemlerinde beyannamenin önemi, mükellefin borcunu bizzat tespit edip vergi idaresinin bilgisine sunmada aracı oluşundadır. Bu durum karşısında, gerek mükellefin kamu kuruluşu olması, gerekse ödenmesi gereken verginin süresinde ödenmiş bulunması hususları gözönünde tutulmak suretiyle mükellef adına vergi ziyaı kesilmemesi gerektiği ve sadece Vergi Usul Kanunu'nun şekle ilişkin hükmünün ihlal edilmiş olmasından dolayı usulsüzlük cezası kesilmesi uygun görülmüştür.
|
|