|
Dairesi
Yetkili altın ve döviz müesseselerince mevzuat gereği Merkez Bankası'nda açtırılan 'Devlet Tahvili Hesabı'na zorunlu olarak yatırılan paralar için vadesi gelmediği halde yıl sonu itibariyle adı geçen bankaca tahakkuk ettirilen faizler ilgili müessesenin b
|
|
Karar No
0
|
|
Esas No
0
|
|
Karar Tarihi
01-01-2000
|
|
|
Maliye Bakanlığı Özelgesi
Tarih : 27.03.1996
Sayı : B.07.0.GEL.0.51/5113
Yetkili altın ve döviz müesseselerince mevzuat gereği Merkez Bankası'nda açtırılan 'Devlet Tahvili Hesabı'na zorunlu olarak yatırılan paralar için vadesi gelmediği halde yıl sonu itibariyle adı geçen bankaca tahakkuk ettirilen faizler ilgili müessesenin borcuna mahsup edildiğinden, sözkonusu faizlerin bu müesseselerce tasarruf edilebilir nitelikte olduğunun kabulü gerekir. Dolayısıyla, sözkonusu faizlerin tahakkuk ettirildiği dönem kazancına eklenerek vergilendirilmesinin gerektiği açıktır.
Yazınızda, altın ve döviz yetkili müesseselerinin Merkez Bankası nezdindeki 'Devlet Tahvili Hesabı'na yürütülen faizlerin vergilendirilmesi bakımın
dan, 31/12/1994 tarihi itibariyle lehlerine tahakkuk eden faizlerin gelir yazılmasına ilişkin Ankara Defterdarlığı'nca bir firmaya yazılan 06/02/1995 tarih ve 1553 sayılı muktezaya katılınıp katılınmadığı konusundaki Genel M ü dulluğu muz görüşü sorulmaktadır.
Kurumlar Vergisi Kanununun 13. maddesiyle, kurumlar vergisinin, bu Kanunun 1. maddesinde yazılı mükelleflerin bir hesap dönemi içerisinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde ise Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Gelir Vergisi Kanununun 38. maddesinde de 'Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonundaki ve başındaki değerler arasındaki müspet farktır.' denilmiş; Vergi Usul Kanununun 192. maddesinin 3 numaralı fıkrasında ise aktif toplamı ile borçlar arasındaki müspet farkın, müteşebbisin işletmeye mevzu varlığım (öz sermayeyi) teşkil edeceği belirtilmiştir.
Diğer taraftan, bir konuda evvelce Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasi'nın 03/07/1995 tarih ve B.02.2.TCM.0.06.00.03.07/92385 sayılı yazısı ekinde alınan Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı'nın 20/05/1995 tarih ve B.02.1.HM.O.BAK. D8.03/2078/25814 sayılı yazısından, döviz bürolarının ödenmiş sermayelerinin belirli bir miktarının Türk Parası Kıymetini Koruma Kanunu gereğince Merkez Bankası nezdindeki 'Devlet Tahvili Hesabı'na yatırılması gerektiği, bu yatırılan miktarın her yıl Bakanlığımızca ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması zorunluluğu olduğu ve Merkez Bankası nezdindeki 'Devlet Tahvili Hesabı'na yatırılan tutarlara her takvim yılı sonu itibariyle belirli oranda dönemsel bir faiz işletildiği, ilgili döviz büroları adına tahakkuk eden bu faizlerin ise yetkili döviz bürolarının artırmak zorunda oldukları tutara mahsup edilerek ilgili hesaba yatırıldığı ve artırılması gereken tutardan kalan miktarın kendilerinden istenildiği, anlaşılmıştır.
Bu durumda, yetkili altın ve döviz müesseselerince mevzuat gereği Merkez Bankasi'nda açtırılan 'Devlet Tahvili Hesabı'na zorunlu olarak yatırılan paralar için vadesi gelmediği halde yıl sonu itibariyle adı geçen bankaca tahakkuk ettirilen faizler ilgili müessesenin borcuna mahsup edildiğinden sözkonusu faizlerin bu müesseselerce tasarruf edilebilir nitelikte olduğunun kabulü gerekir. Dolayısıyla, sözkonusu faizlerin tahakkuk ettirildiği dönem kazancına eklenerek vergilendirilmesinin gerektiği açıktır.
|
|