|
Dairesi
Dar mükellef kurum hakkında tam mükellefiyete tabi kurumlarda olduğu gibi Kurumlar Vergisi Kanunu'nun tasfiyeye ilişkin hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı.
|
|
Karar No
0
|
|
Esas No
0
|
|
Karar Tarihi
01-01-2000
|
|
|
Maliye Bakanlığı Özelgesi
Tarih : 18.05.1995
Sayı : 13030003/5993
Dar mükellef kurum hakkında tam mükellefiyete tabi kurumlarda olduğu gibi Kurumlar Vergisi Kanunu'nun tasfiyeye ilişkin hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı.
Bilindiği üzere, dar mükellefiyete tabi kurumların ticari, zirai ve sair kazanç ve iratları kurumlar vergisi beyannamesiyle beyan edilmekte, diğer gelir unsurları ise tevkifata tabi bulunmaktadır. Ayrıca, yabancı kurumların vergiye tabi kazancının Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 80. ve 82. maddelerinde yazılı kazançlardan oluşması halinde özel beyan esası ile vergilendirilmektedirler.
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 21. maddesi uyarınca Türkiye'de elde edilen ticari ve zirai kazançlar kurumlar vergisi beyannamesi ile hesap döneminin kapandığı ayı takip eden dördüncü ay içinde verilmektedir.
Öte yandan, Türkiye'deki kazanç sadece Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 24. maddesi uyarınca vergi kesintisine tabi tutulmuş kazanç unsurlarından oluştuğunda, kurumlar vergisi beyannamesinin verilme zorunluluğu bulunmamakta olup, beyannamenin verilmesi mükellefin ihtiyarına bırakılmıştır.
Diğer taraftan yine Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 21 .maddesinde, dar mükellefiyette vergi muhatabının Türkiye'yi terk etmesi halinde beyannamesinin terke tekaddüm eden 15 gün içinde verileceği hükmüne yer verilmiştir.
Dar mükellefiyete tabi kurumun Türkiye'yi terk etmesi için, Türkiye'deki faaliyetinin sona ermiş olması gerekir. Faaliyetin sona ermesi ise vergiye tabi olmayı gerektirecek her türlü işlemin bitirilmiş olmasını ifade eder.
Faaliyetin durdurulmasından sonra işletme bünyesindeki kıymetlerin tasfiyesinden doğan kazancın vergilendirilmesi, gelir ve kurumlar vergisinde farklı şekilde olmaktadır. Gelir vergisinde, faaliyetin durdurulmasından sonra işletmeye dahil mevcutların kısmen veya tamamen satılmasından doğan kazançlar sair kazanç ve irat olarak vergilendirilir. Kurumlar vergisinde ise faaliyetini durduran mükellef tasfiyeye girmiş olur ve tasfiyeden doğan kar, tasfiye kazancı olarak fakat normal kurum kazancı ile aynı esaslara tabi tutulmak suretiyle vergilendirilir.
Özel bayanı düzenleyen Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 22. maddesinde, dar mükelleflerce elde edilen değer artış kazançları ile arızi kazançların Gelir Vergisi Kanunu'nun 101. maddesine atıf yapılmak suretiyle beyanda bulunulacağı hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu maddede ticari kazancı bilanço esasında tespit edilen bir işletmenin tamamen veya kısmen satılmasından, devir ve temlikinden doğan kazançların özel beyanname ile bildirileceği belirtilmiştir. Bu hüküm, dar mükellefiyete tabi kurumlarda faaliyetin durdurulmasından sonra işletme aktiflerinin satılmasından doğan kazançların Gelir Vergisi Kanunu'ndaki esaslara uygun olarak vergilendirileceğinin öngörülmüş olduğunu ifade eder.
Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 21. maddesinde, Türkiye'nin terki halinde terke tekaddüm eden 15 gün içinde verileceği belirlenen beyanname, normal kurumlar vergisi beyannemesidir. Kurumun faaliyetin! durdurduktan sonra aktiflerin! tasfiye etmesinden doğan kazanç, sair kazanç ve irat mahiyetinde olduğundan, özel beyanname ile beyanı gerekir. Ancak, aktiflerin satışından elde edilecek kazancın hesabında Gelir Vergisi Kanunu'nun mükerrer 81. maddesinin 5. fıkrasının dikkate alınacağı tabiidir.
Bu hükümlere göre, tasfiye işlemleri sırasında işletmeye dahil varlıkların işletme dışında aktarılmasından doğacak kazançlar sair kazanç ve irat sayılarak, özel beyan esasında vergilendirileceğinden, Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 30. ve müteakip maddelerinde yer alan tasfiye hükümlerinin dar mükellefler için uygulanmaması gerekmektedir.
|
|