|
Dairesi
Arsa üzerine inşa edilen binanın maliyet bedelinin belirlenmesinde arsanın 1966 yılındaki alış bedelinin değil, son verilen emlak (arsa) vergisi beyannamesinde beyan edilen vergi değerinin esas alınması gerekir.
|
|
Karar No
0
|
|
Esas No
0
|
|
Karar Tarihi
01-01-2000
|
|
|
Danıştay Dördüncü Daire
Tarih : 12.05.1982
Esas No. : 1982/1237
Karar No. : 1982/2137
Arsa üzerine inşa edilen binanın maliyet bedelinin belirlenmesinde arsanın 1966 yılındaki alış bedelinin değil, son verilen emlak (arsa) vergisi beyannamesinde beyan edilen vergi değerinin esas alınması gerekir.
Dava ve işlem dosyalarının incelenmesinden, avukat olan yükümlünün bir başkasıyla birlikte 1966 yılında satın aldığı arsa sonradan iraz olunmuş ve adına tescil edilen parsellerden birleştirme ve ayırma sonucu oluşturulan 68 nolu parsel üzerinden 1973 yılında başladığı apartman inşaatım 1976’da tamamlıyarak daire daire sattığı anlaşılmıştır. Bu inşaat ile ilgili olarak yapılan inceleme sonucu, yükümlünün inşaat maliyetine arsa .bedeli olarak arsanın vergi değerini dahil ettiği saptanmış ise de, inceleme elemanınca arsanın 1966 yılındaki alış bedelinin bina maliyetinde esas alınması gerekeceğinden bahisle aradaki fark matraha ilave edilmiştir. Matrah farkım oluşturan diğer kalem ise, inşaatta kullanılan demirçimento giderinin fazla gösterildiği gerekçesiyle bulunan fark olup, toplam matrah farkı üzerinden salınan kaçakçılık cezalı gelir vergisi dava konusu edilen kararla ve gayri menkullerin bilinen maliyet bedeli ile değerleneceği, demirçimento farkının da belediye yazısıyla saptandığı gerekçesiyle onanmıştır. İhtilafa konu olan uyuşmazlık inşaatta arsa bedeli olarak vergi değerinin nazara alınıp alınamıyacağı ile demirçimento farklarına ilişkin olup; davacının kendisiyle ilgili inceleme olmadığı yolundaki iddiaları haklı ve inandırıcı değildir.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 269. maddesi iktisadi işletmelere dahil bilumum gayri menkullerin maliyet bedeliyle değerleneceğini, 289. maddesi de bu bölümde yazılı olmayan veyahut yazılı olup da kendi ölçüleriyle değerlenmesine imkan bulunmayan iktisadi kıymetlerden bina ve arazinin vergi değerleriyle değerleneceğini amirdir. Öte yandan sözü edilen yasanın servetleri değerleme ile ilgili bölümünün 297. maddesinde, ticari sermayeye dahil olsun olmasın bilumum binalarla arazinin vergi değeri ile değerleneceği öngörülmüştür.
Taşınmaz malların değerlendirilmesinde vergi değerine öncelikle olanak tanıyan bu yasal hükümlerin gözönünde tutulması gerekmektedir.
1966 yılında satın alınan arsa ve serbest meslek erbabı olan yükümlünün servetine dahil bir unsurdur. Yükümlü tarafından 1972 yılı servet beyannamesinde ihtilaf konusu olan arsanın değeri, 1972 yılında verilen emlak vergisi beyannamesinde beyan edilen miktar olarak gösterilmiş bulunduğuna ve iktisadi işletmeye de arsanın bu kıymetle maledildiği anlaşıldığına göre, bina maliyetinin hesaplanmasında arsanın 1966 yılındaki alış bedelinin değil 1972 yılında beyan
edilen vergi değerinin esas alınması gerekirken aksine görüşle bulunan fark matrahı onayan Temyiz Komisyonu kararının bu kısmında yasaya uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan; inşaatta kullanılan demir ve çimento miktarı .... Belediyesi’nin yazışı ile inşaat sarf belgeleri incelenerek saptandığı anlaşıldığından davacının demir ve çimentonun bulunandan fazla kullanıldığına yönelik iddialarına hukuken ve teknik olarak itibar edebilme olanağı bulunmadığından, kararın buna ilişkin hükmünde yasaya aykırılık yoktur. Ancak, olayın oluş ve matrah farkının bulunuş biçimi bakımından tarhiyatta kusur cezası uygulanması gerekirken, kaçakçılık cezası kesilmeği yerinde değildir.
Açıklanan nedenlerle, davanın kısmen kabulüyle dava konusu kararın inşaat yapılan arsa bedelinden dolayı bulunan fark matrahla ilgili kısminin bozulmasına ve bu matrah kısmına tekabül eden vergi miktarının terkin edilmesine, kararın demirçimento farklarına ilişkin bölümüne yönelik kısminin ise bozulmasına ve kaçakçılık cezasının kusur cezasına çevrilmesine oybirliğiyle karar verildi.
|
|