Okunma Sayısı : 5820
   
Mehmet MAÇ - DÜŞÜK ORANA TABİ İŞLEMLERDEN KAYNAKLANAN KDV İADE TUTARININ TESBİT ŞEKLİ VE ÖNERİMİZ
Yayımlanma Tarihi: 1.09.2007
 
DİYALOG DERGİSİ / EYLÜL 2007 / SAYI : 233, SAYFA : 5-12
 
Mehmet MAÇ
Yeminli Mali Müşavir
mehmet.mac@bdodenet.com.tr
 
DÜŞÜK ORANA TABİ İŞLEMLERDEN KAYNAKLANAN KDV İADE TUTARININ TESBİT ŞEKLİ VE ÖNERİMİZ
 
1.     GENEL AÇIKLAMA :
 
Katma değer vergisinde halen geçerli genel oran %18’dir.
 
Bu oran çok yüksektir. (KDV’nin uygulamaya konulduğu1985 yılında bu oran %10 idi.)
 
Bakanlar Kurulu, gerek muhtelif baskı gruplarının etkisinde kalarak, yahut sosyal, teknik veya populist gerekçelerle bir kısım mal veya hizmetler için düşük oranda (halen %1 veya %8 oranda) KDV alınmasını öngören kararnameler çıkarmıştır.
 
%1 orana tabi mal ve hizmetler ile
 
%8 orana tabi mal ve hizmetler,
 
www.bdodenet.com.tr adresli sitemizde bulunan ELEKTRONİK KDV KİTABIMIZIN 28 inci maddeye ilişkin bölümünde listelenmiştir. Bu listelerde yer alamayan KDV ye tabi mal ve hizmetler için halen geçerli genel KDV oranı %18 dir.
 
KDV oranının indirilmiş (%1 veya %8) olması, bu orana tabi işlemleri yapan mükelleflerin KDV tahsilatını azaltmakta, yüklenilen KDV de ağır başmışsa İNDİRİMLE GİDERİLEMEYEN KDV durumunun ortaya çıkmasına sebebiyet verebilmektedir.
 
Bu soruna uzun süre duyarsız kalınmış ve nihayet KDV Kanunu’nun 29/2 nci maddesinde değişiklik yapılmak suretiyle, düşük oranda KDV hesaplayan ve KDV indirimleri ağır basan mükelleflere ;
 
-       Aylık bazda sadece mahsup yoluyla,
-       Yıllık bazda nakden veya mahsuben KDV iadesi alma hakkı verilmiştir.
 
Muhtelif tebliğ ve sirkülerlere dağılmış, oldukça karmaşık kurallara bağlı bu iadeler hakkında geniş bilgi için yukarıda belirtilen elektronik kitabımızın 29 uncu maddeye ilişkin 5 no.lu bölümüne bakınız.
 
Bu yazımızda, düşük orana tabi teslim ve hizmetlere ilişkin KDV iadesi tutarının hesaplanışına ilişkin halen devam eden uygulama özet olarak anlatılmış, bu uygulamanın hatalı olduğu ve doğru olduğuna inandığımız hesaplama yöntemi konusundaki görüşlerimiz açıklanmıştır :
 
2.     DÜŞÜK ORANLI TESLİM VE HİZMETLERDEN KAYNAKLANAN KDV İADE TUTARININ HESAPLANIŞINA İLİŞKİN HALEN DEVAM EDEN UYGULAMA :
 
Bu konudaki yıllık iadelerle ilgili 74 ve 76 no.lu Tebliğler ile aylık KDV mahsuplarına ilişkin 99 no.lu KDV Genel Tebliği’nde, düşük orana tabi mal satışında veya hizmet ifasında bulunan mükelleflerin iadesini isteyebilecekleri KDV tutarının nasıl tespit edileceği açıklanmıştır. Bu açıklamaları tekrara gerek görmüyoruz ve doğrudan hesaplamadaki ana yaklaşıma bakmayı tercih ediyoruz.
 
İade tutarının hesap şekli şöyle bir formülle ifade edilebilir :
 
-     Düşük oranlı teslim ve hizmetle ilgili olarak yüklenilmiş olan KDV              ……………
 
-     Düşük oranlı teslim ve hizmet için hesaplanmış olan KDV                                    …………….
 
                                                                                                                         -                       .
                                                                                                                             
-     İadesi istenebilecek KDV tutarı                                                               ……………..
 
 
Görüldüğü gibi bu tür iadelerinin tutarının hesaplanmasında uygulanan anlayış ve yöntem, düşük oranlı teslim ve hizmetle ilgili olarak yüklenilmiş bulunan KDV’nin, aynı işlemle ilgili hesaplanan KDV’yi aşan kısmının iade edilebilir KDV olarak tespit ettirilmesidir.
 
Bu tespitin yapılmasında şu iki hususun da göz önünde tutulması gerekmektedir.
 
-     Yıllık anlamda iade, belli bir limiti aşan iade hakkı için mümkündür. Bu limit 2007 yılı için 10.800 YTL’dir. Başka bir anlatımla 2007 yılındaki aylık mahsup hakları Ocak 2007 başından itibaren oluşan hakların 10.800 YTL’yi aşan kısmı için kullanılabilir. 2007 yılında mahsup yaptırmayıp 2007 iade hakkının tamamını 2008 yılında kullanılacak olanlar açısından da, yukarıdaki şekilde hesaplanan iade tutarının 10.800 YTL’lik kısmı iade edilmez, 10.800 YTL’lik bu kısım devrolan KDV içinde kalır. (Bu had 2005 ve 2006 için 10.000 YTL idi.)
 
-       İadesi istenebilecek KDV, devrolan KDV’yi aşamaz. Yani yukarıdaki şekilde hesaplanıp 2007 yılı için 10.800 YTL’lik haddin düşülmesi ile bulunan iade tutarı, gerek iadenin ilgili olduğu ayda, gerekse bu ay ile iadenin istendiği ay arasındaki aylarda indirimle giderilemeyen KDV’nin üstünde olmamalıdır. Söz konusu aylardaki indirimle giderilemeyen (devrolan KDV) tutarlarının en küçük olanı, iade için tavan teşkil etmekte, bu aylardan herhangi birinde ödenecek KDV çıkmışsa iade hakkı sıfır olmaktadır.
 
Örnek :
 
İlaç üreten bir firma 2006 yılında 100.000.000 YTL tutarında ilaç satmıştır. Bu satışlarla ilgili olarak hesapladığı KDV 8.000.000 YTL’dir. Söz konusu satışlar için yüklendiği KDV tutarı 14.500.000 YTL olarak bulunmuştur. Bu firmanın alabileceği iadenin halen geçerli mevzuata göre ölçüsü (14.500.000 – 8.000.000 =) 6.500.000 YTL’dir. Bunun 2006 yılı için 10.000 YTL’si iadesi mümkün olmayan kısımdır. Dolayısıyla iade edilebilir KDV, 6.490.000 YTL ile sınırlıdır. Bu miktarda iade alınabilmesi için gerek 2006 Aralık ayında gerekse bu aydan sonraki iadenin istendiği aya (en son Kasım 2007 ayına) kadar olan aylarda devrolan KDV tutarının 6.490.000 YTL’nin altına düşmemiş olması gerekmektedir. (Bu aylardaki devrolan KDV’nin en küçük olanı, iade için tavan teşkil eder.)
 
İadesi istenecek KDV’nin hesaplanışına ilişkin ayrıntılar için yukarıda belirttiğimiz tebliğlere ve elektronik kitabımıza ayrıca bakılmalıdır.
 
BU HESAPLAMANIN EN ZOR TARAFI, İNDİRİMLİ ORANLA YAPILMIŞ MAL VEYA HİZMET SATIŞI İÇİN NE KADAR KDV YÜKLENİLMİŞ OLDUĞUNUN TESPİTİDİR.
 
Maliye İdaresi bu hesaplamanın doğru olması gerektiğini ifade etmekte fakat pratik bir hesap şekli göstermemektedir.
 
Uygulamada muhtelif hesap yöntemleri kullanılmaktadır. Hesaplamanın hem doğru hem de pratik olabilmesi için firmanın kendi özelliklerine göre yöntem geliştirilmesi gerekmektedir.
 
Hesaplama pratikliğinin sağlanması konusunda en çok işe yarayan imkan, Maliye İdaresi’nin, doğru sonuç vermek kaydıyla orantı yönteminin kabul edileceğine dair muktezalarıdır.
 
İndirimli oran kapsamında iadesi istenebilecek KDV tutarının hesaplanmasında dikkat edilmesi gereken unsurlardan biri de, iadesi istenecek KDV’nin genel KDV oranıyla indirimli oran arasındaki fark oran ile indirimli orana tabi işlem bedelinin çarpılması ile bulunacak tutarın aşılmasına izin verilmiyor oluşudur. Nitekim aşağıda metni verilen muktezada bu sınır “o dönemdeki iade hakkı doğuran işlemlere ait bedelin %10’u olarak hesaplanan miktardan fazla olamayacağı” şeklinde ifade edilmiştir. Bu ifade muktezaya konu olaydaki indirimli oranın % 8 olduğu bilgisine dayanmaktadır. (% 1 orana tabi mal ve hizmet satışlarında sınır, % 1’e tabi işlem bedelinin % 17’si dir.) Buna göre örneğimizdeki ilaç firması, 2006 yılında sattığı ilaçlar için 21.000.000 YTL KDV yüklenmiş olsa bile, iadesini isteyebileceği KDV’nin hesabında yüklendiği KDV’yi (21.000.000 – 8.000.000=) 13.000.000 değil en fazla (18.000.000 – 8.000.000 =) 10.000.000 YTL olarak dikkate alabilecektir.
 
Halbuki istisnalardan kaynaklanan KDV iadelerinde iade tutarı, sebebi izah edilebilmek şartıyla istisna kapsamındaki işlem bedelinin %18’ini aşabilmekte, %18’lik haddin aşımı sadece amortismana tabi iktisadi kıymet alımlarından kaynaklanıyorsa kabul edilmemektedir.
 
3.   DÜŞÜK ORANA İLİŞKİN KDV İADE HESAP ŞEKLİNİN ELEŞTİRİSİ VE BU HESAPLAMA YÖNTEMİNE İLİŞKİN YASA DEĞİŞİKLİĞİ ÖNERİMİZ :
 
Yukarıda belirtilen hesap şekli KDV Kanunu’nun 29’uncu maddesine dayanmaktadır. Bu nedenle yasa değişikliği olmadığı sürece yukarıda belirtilen hesaplama yönteminin uygulanılması zorunludur.
 
Ancak bizim anlayışımıza göre yasa hükmü hatalıdır ve düzeltmeye muhtaçtır.
 
KDV ilke olarak tek oran üzerinden uygulanması gereken ve oran değişikliğine tahammülü olmayan bir vergi türüdür. Ancak KDV Kanunu’nda Bakanlar Kuruluna oran değiştirme yetkisi verilmiştir. Bakanlar Kurulu bu yetkisini çok defalar kullanmıştır. (Esasen radikal bir kararla tüm mal ve hizmetlerin tek bir KDV oranına tabi kılınması isabetli olacaktır.)
 
Bakanlar Kurulu’nun oran indirimi kararı alması, oranı indirilen mal veya hizmeti satan KDV mükellefini normal oran yerine indirilmiş oran üzerinden KDV hesaplamaya mecbur bırakmaktadır. Başka bir anlatımla oran indiriminin KDV mükellefi üzerindeki etkisi satışlarına ilişkin KDV tahsilatının bir kısmından (%17’sinden veya %10’undan) mahrumiyettir. Dolayısıyla KDV iadesinin de bu mahrumiyeti telafi edecek bir anlayışla hesaplanması gerekir.
 
Yukarıdaki örneğimizde bahsi geçen firma, bu oran düşüklüğü yüzünden (% 18 - % 8 =) %10 x 100.000.000 = 10.000.000 YTL KDV tahsilatından mahrum bırakılmıştır. Dolayısıyla bu firmaya iadesi gereken KDV’nin ölçüsü de, indirimle girilemeyen KDV’yi aşmamak şartıyla, tahsilinden mahrum kalınan 10.000.000 YTL olmalıdır.
 
Halbuki şimdiki mevzuata göre iadenin ölçüsü, düşük oranda verilen mal ve hizmet için yüklenilmiş olan KDV olup bu ölçü, KDV oranı indirilen mal ve hizmetlere ilişkin sektörlerin, genel orana tabi mal ve hizmetlerin ilgili bulunduğu sektörlere göre haksızlığa uğramasına yol açmakta ve iadenin mantığına aykırı düşmektedir. Örneğimize dönersek söz konusu ilaç firmasının, 2006 yılında sattığı ilaçlar için yüklendiği KDV’nin 14.500.000 YTL olduğunu varsayımına göre alacağı iade, yine indirimle giderilmeyen KDV ile sınırlı olmak ve 2006 yılı için geçerli olan 10.000 YTL’lik had indirilmek kaydıyla 6.500.000 YTL’den ibaret kalmıştır.
 
Yukarıdaki bölümde ifade ettiğimiz gibi, indirimli orana tabi işlemlerle ilgili olarak yüklenilmiş KDV’nin hesaplanmasında büyük güçlükler yaşanmakta olup, iadenin ölçüsü tahsilinden mahrum kalınan KDV olarak değiştirilirse, bu hesaplama güçlüğü kendiliğinden ortadan kalkacak, iade tutarı vergi dairesince beyanname üzerinden hesaplanabilir ve kolayca denetlenebilir hale gelecektir.
 
Zaten bazı iade hesapları tahsilinden mahrum kalınan KDV ölçü alınarak yapılmaktadır.
 
İhraç kayıtlı teslimlere ilişkin iade miktarında ölçü, teslim KDV sidir. 
 
Keza KDV kesintisine uğrayan mükelleflerin iade alacakları da kesintiye uğrayan (tahsilinden mahrum kalınan) KDV ölçüsüne tabidir.
 
İade hakkı doğuran diğer işlemlerde de, tahsilinden mahrum kalınan KDV nin ölçü alınmaması için bir neden göremiyoruz.
 
4.   İNDİRİMLİ ORANDAN KAYNAKLANAN KDV İADE HAKLARI İLE İLGİLİ YAZAR GÖRÜŞLERİ :
 
      İndirimli KDV oranı uygulanmasından kaynaklanan KDV iadeleri karmaşıklığı ve eleştiriye açık yönleri nedeniyle çok sayıda yazar tarafından ele alınmış bir konudur. Bu konuda yayımlanmış güncel nitelik taşıyan ve geniş izahat içeren yazılardan bazıları aşağıda listelenmiştir.
 
     
YAZAR ADI
YAZI BAŞLIĞI
YAYILANDIĞI YER
 
Murat YILDIZ
 
ATİK’lere Ait Yüklenilen KDV’nin İndirimli Orana Tabi İşlemler Dolayısıyla İade Edilecek KDV’ye Etkisi
 
Yaklaşım Dergisi, Eylül 2002
M. Aykut KELLECİOĞLU
Bir Danıştay Kararı Işığında İndirimli Orana Tabi İşlemlerden Doğan KDV İadesinin Talep Zamanı
Yaklaşım Dergisi, Ekim 2005
Kemal AKMAZ
2004 Yılının İndirimli KDV Oranına Tabi İşlemlerinden Kaynaklanan KDV İade Talebinin En Son 2005 Yılı Kasım Dönemi KDV Beyannamesiyle Yapılması Gerekmektedir
Yaklaşım Dergisi, Kasım 2005
Abdullah TOLU
İndirimli Orana Tabi Mal ve Hizmetlerde 2005 Yılına İlişkin Yıllık KDV İadesi
Yaklaşım Dergisi, Mayıs 2006
Abdullah TOLU
İndirimli Orana Tabi Mal ve Hizmetlerde Aylık Mahsup Uygulaması Sorunlu Başlıyor
Yaklaşım Dergisi, Haziran 2006
Özkan ATİLA
İndirimli Orana Tabi Mallarda İade Edilecek (Yüklenilen) KDV’nin Hesaplanması
Yaklaşım Dergisi, Ekim 2006
Emrullah DAMAR
İndirimli Oranlı KDV Mükelleflerine KDV Sisteminin Özüne Aykırı Haksız Uygulamalar
Yaklaşım Dergisi, Kasım 2006
Recep KAYA
İndirimli Orana Tabi İşlemlerde KDV İade Uygulaması
Vergi Dünyası, Haziran 2005
Burhan GEZGİN
Vergi Oranları İndirilen Tekstil ve Deri Ürünleri ve Bu Sektörlerde KDV İadesi
Vergi Dünyası, Haziran 2006
Ahmet EROL
İndirimli Orana Tabi Mal ve Hizmet Teslimlerinde KDV İadesi
Lebib Yalkın,
Ekim 2002
Hasan DOĞAN
İndirimli Orana Tabi İşlemlerde KDV İadesi
Lebib Yalkın,
Ekim 2003
 
  
5.   SONUÇ :
 
KDV iadelerinde “yüklenilen KDV” ölçüsünden vazgeçilmesini, oran indiriminden kaynaklanan iadeler açısından KDV Kanunu 29 uncu, istisnalardan kaynaklanan iadeler açısından ise, 32 nci maddesinde değişiklik yapılmak suretiyle Tahsilinden mahrum kalınan KDV” ölçüsünün uygulamaya konulmasını öneriyoruz.
  
NOT (Uyarılar) :
 
·         Yıllık KDV iadesinin kullanılması için son şans Kasım ayı KDV beyannamesidir.
 
-     2006 yılında düşük oranlı teslim veya hizmet yapmış olan,
-     Bu işlemler için yüklendiği KDV, %1 veya %8 oranla hesapladığı KDV’den fazla olan ve
-     2006 Aralık ayında devrolan KDV’si bulunmakta olup, devrolan KDV durumu daha sonraki aylarda da
devam eden
 
KDV mükelleflerinin KDV iadesi talep etme hakları vardır. Bu haklarını ziyan etmek istemeyen mükelleflerin en son Kasım 2007 ayına ait KDV beyannamesinde söz konusu haklarını kullanmaları gerekir. Kasım 2007 ayına ait KDV beyannamesinin verilme süresi geçtikten sonra 2006 yılına ait olarak ve indirimli orana tabi işlemlerden kaynaklanan KDV iadesi talebinde bulunulması mümkün değildir. (Danıştay 7. dairesi 09.11.2004 tarih ve E:2003/1094, K2004/2800 sayılı kararını, İADE TALEP SÜRESİNİN KASIM AYI İLE SINIRLANDIRILMASINI DOĞRU BULMAMIŞ, İADENİN ZAMAN AŞIMI SÜRESİ İÇİNDE HERZAMAN İSTENEBİLECEĞİNİ KARARA BAĞLAMIŞTIR. Danıştay’ın bu kararına katılıyoruz. Ancak yıllık iade hakkının en geç izleyen yılın Kasım ayı beyannamesi ile istenebileceği, daha sonra yapılacak iade taleplerinin kabul edilmeyeceği yönündeki tebliğ hükümleri yürürlükte olup uygulama bu yönde devam etmektedir. İade hakkını kasımdan sonra isteyen ve talebi reddedilen mükelleflerin bu haklarını dava yoluyla elde etmeleri mümkün görünmekle birlikte, böyle bir dava ile iade almak 4-5 yıl gibi uzun süreler sonunda mümkün olabileceğinden, varsa iade talebinin en geç izleyen yılın Kasım ayı beyannamesinde yer almasına özen gösterilmelidir. )
 
·         İndirimli orana tabi işlem yapan mükellefler KDV İADE HAKLARINI HİÇ KULLANMAZLARSA veya bu işlemler için YÜKLENDİKLERİ KDV’Yİ EKSİK HESAPLADIKLARI TAKDİRDE, devrolan KDV sorunları giderek büyüyebilir ve ilgili yılı izleyen yılın Kasım ayından sonra bu hakkın kullanılması imkansız hale gelir. Özellikle münhasıran düşük oranlı işlem yapan ve yüklendiği KDV hesapladığı KDV’yi aşan mükelleflerin böyle bir duruma düşmekten sakınmaları gerekir.
 
“T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü)
 
TARİH: 25.01.2007
SAYI   : KDV.MUK.B.07.1.GİB.4.34.17.01.29.478
 
 KONU : İndirimli orana tabi işlemlerden dolayı KDV’nin iadesi
 
 
...........................................
 
 
            İlgide kayıtlı dilekçeniz  incelenmiştir.
 
3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/2.maddesine göre her türlü mal ve hizmet ithalatı katma değer vergisine tabi tutulmuştur.
 
            Aynı Kanunun 21/a maddesinde ise;
 
            “İthal edilen malın gümrük vergisi tarhına esas olan kıymeti, gümrük vergisinin kıymet esasına göre alınmaması veya malın gümrük vergisinden muaf olması halinde sigorta ve navlun bedelleri dahil (CIF) değeri, bunun belli olmadığı hallerde malın gümrükçe tespit edilecek değeri,” ithalatta matrahı oluşturan unsurlar arasında sayılmıştır.
 
           Yine Kanunun 28. maddesinin; mal ve hizmetlere uygulanacak katma değer vergisi oranlarının tespiti konusunda Bakanlar Kurulu’na verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 2002/4480 sayılı Kararnameye ekli II sayılı listenin Diğer Mal ve Hizmetler başlıklı  (B) bölümüne 09.03.2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere eklenen; 
 
         “20- Her nevi maddeden mamul çanta, bavul, valiz ve benzerleri” % 8 vergi oranı kapsamına alınmıştır.
 
            Yine Kanunun 29/2. maddesinde ; “Bir vergilendirme döneminde indirilecek katma değer vergisi toplamı, mükellefin vergiye tabi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki fark sonraki dönemlere devrolunur ve iade edilmez. Şu kadar ki, 28 nci madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup teslim ve hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan vergi, bu mükelleflerin vergi ve sosyal sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli idareler ile belediyelere olan borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin %51’i veya daha fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında bulunan işletmelerden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin borçlarına mahsuben ödenir. Yılı içinde mahsuben iade edilemeyen vergi nakden iade edilir. Maliye Bakanlığı bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye yetkilidir.” hükmü yer almaktadır.
 
            Ayrıca, yıllık iade uygulamasına ilişkin usul ve esaslar 74, 76, 82,84 ve 85 Seri No.lu KDV Genel Tebliğleri ile belirlenmiş olup, 99 ve 101 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğlerinde  2006 ve izleyen yıllarda gerçekleştirilecek indirimli orana tabi işlemlerden doğan KDV alacaklarının iadesine ilişkin usul ve esaslar yeniden belirlenmiştir.
 
Öte yandan Benzer bir konu ile ilgili olarak Bakanlık Makamı’nın 18/09/2002 tarihli ve 38380 sayılı yazılarında;
 
“Bilindiği üzere, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinin (2) numaralı fıkrasında 4369 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile indirimli orana tabi işlemler dolayısıyla yüklenilen, yıl içinde indirim yoluyla telafi edilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca belirlenecek sınırı aşan verginin mükelleflere iadesi imkanı getirilmiş ve iade uygulamasının usul ve esaslarına ilişkin açıklamalar 74, 76 ve 85 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğleri ile yapılmıştır.
 
Öte yandan, 24 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği’nin (E) bölümünde, faaliyetleri kısmen veya tamamen “iade hakkı doğuran işlem”lerden oluşan mükelleflerin amortismana tabi iktisadi kıymet için ödedikleri vergilerin iadesinin mümkün bulunduğu, “iade hakkı doğuran işlemler”in Katma Değer Vergisi Kanununun 32 nci maddesinde sayılan istisnalar ile değişik 29/2 nci maddesinde belirtilen temel gıda maddelerine ilişkin olduğu, bu işlemler dolayısıyla yüklenilen vergilerin indirimi mümkün olmaması halinde mükellefe iade edilebileceği, iade kapsamına mal ve hizmet alışları yanında genel giderler ve amortismana tabi iktisadi kıymetler için ödenen vergilerin de dahil olduğu, ancak bir vergilendirme döneminde iade edilecek vergi, o dönemdeki iade hakkı doğuran işlemlere ait bedelin %10’u olarak hesaplanan miktardan fazla olamayacağı belirtilmiştir.
 
Bu durumda, genel oranda vergiye tabi işlemlerle indirimli orana tabi işlemlerde ortak olarak kullanılan amortismana tabi iktisadi kıymetler nedeniyle yüklenilen vergilerden indirim yoluyla telafi edilemeyen vergilerin 74, 76 ve 85 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğlerinde yer alan esaslar çerçevesinde iadesine imkan bulunmaktadır.
 
Ancak, amortismana tabi iktisadi kıymetlere ve genel giderlere ilişkin olarak bir vergilendirme döneminde iade edilecek vergi, o dönemde iade hakkı doğuran işlemlere ait bedelin genel vergi oranı (%18) ile çarpılması sonucu hesaplanan miktardan fazla olmayacaktır.” denilmektedir.
 
Buna göre, %18 oranında KDV ödenerek ithal edilen malların %8 oranında KDV uygulanarak teslim edilmesi halinde yüklenilen ve  indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisinin indirimli oranda vergiye tabi teslim bedeline genel vergi oranı uygulanmak suretiyle bulunacak tutarı geçmemek üzere iadesi mümkün olacaktır.
 
Diğer taraftan, %8 oranında KDV uygulanarak ithal edilen malların %8 oranında KDV uygulanarak teslim   edilmesi halinde, sadece  genel giderler ve amortismana tabi iktisadi kıymetler dolayısıyla yüklenilen ve indirim yoluyla giderilemeyen vergilerin iade konusu yapılacağı tabidir.
 
            Bilgi edinilmesini  rica ederim.”
 
 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı